Kask
Oldum olasıya Almancılarla anlaşamamışımdır ne hikmetse, yıldızlarımız pek barışmaz nedense...
Eve
geldiğimde bir sürpriz bekliyormuş beni meğerse, eşim öyle diyordu.
Mutfağa girdiğimde kızıl saçlı bir kızın yanında oturan oğlum pişkin
pişkin sırıtıyordu, ya da bana öyle geliyordu.
"Baba gelininle tanıştırayım seni."
"Hoş
geldin kızım." diyebildim ve sandalyenin üzerine oturdum usulca. Kızın
rahatlığı oturuşundan belliydi, bacak bacak üstüne atmış, bozuk Türkçesi
ile patırdıyor, arada da kahkayı basıveriyordu. Sinirlenip pot kırmamak
için zor tutuyordum kendimi.
Günler haftaları kovalamış kızı isteyivermiştik hiç anlamadan.
Aile iyi bir aileydi fakat aradaki kültür farklılığı anlaşmamızı zor kılıyordu biraz...
Dünürüm
olacak Hulki beye benden motor merakı bulaşmıştı, illa da bir motor
alacak birlikte motorlarla gezecektik... Benim bir gün aniden karar
verip aldığım motorun aynını günler süren araştırmalar neticesi tam
200.00 TL. aşağıya İzmir’in uzak bir semtinden almıştık almasına da o
güne kadar gidiş gelişlere harcadığımız, dışarıda yeme içmelerimiz bize
200.00 TL.den fazlaya patlamıştı, ama olsundu neticede dünürüm Hulki
200.00 TL. ucuza almıştı motoru.
Ehliyeti vardı zaten, şimdi sıra
bir kask almaktaydı. Yine uzun bir araştırma dönemine girmiştik, pahalı
kasklardan bakmıyordu, şöyle normal işgörecek bir kask onun için
yeterliydi. İnternette epeyce geziniyor ara ara İzmir’de denk
getirdiğimiz tüm motor malzemeleri satan dükkanlara girip çıkıyorduk.
Nihayet kararını verdi, markası ve numarası hatta fiyatı dahi belli
olmuştu kaskın ama renk konusunda karar veremiyordu.
O markayı
satan dükkana sık sık gidip geliyor rengini beğenmeye çalışıyorduk. Hiç
sesimi çıkarmadan ona eşlik ediyor, uysal ve beyefendi kimliğimi
muhafaza ediyordum, o ise bastırdıkça bastırıyordu. Dükkan sahibi de
sıkılmıştı bizden, motorun rengi siyahtı fakat siyah alsa güneşte
sıcaktan bunaltırmış kendini, kırmızıyı çok istiyordu fakat motorun
rengine uyumlu değildi, madem öyle en iyisi beyazını alayım diyordu.
Bir
gün ondan habersiz her zaman gittiğimiz dükkan sahibine gittim. Artık
tanışıyorduk, hatta karşılıklı bazen o çay söylüyordu, bazen de ben...
"Hayırlı işler Süleyman Bey."
"Sağol beyim hoş geldin, hani seninki yok ya bu gün?
"Bu
gün ondan habersiz geldim, sana bir şey diyeceğim; Yarın biz yine
geliriz, bizimki yine tereddüte düşecektir renk konusunda, şöyle
yapalım, zaten kask fiyatı çok pahalı değil, düşebileceğin kadar düştün,
buna her renkten kask alalım olsun bitsin bu iş, yoksa ben bu
işkenceden kurtalamayacağım."
"Nasıl olacak bu iş?!
"Çok basit, o diyecek ya en son olarak beyazını alayım en iyi karar bu diye,"
"Eee"
"Sen
de, aman Hulki Bey, beyazını sen al kırmızıyı da ben hediye edeyim
diyeceksin, sonra ben de siyahı da benim hediyem olsun diyeceğim, Senin
hediye ettiğin kaskın parasını ben veririm korkma, kendi hediye
ettiğimi de veririm, ama kendi alacağı beyazın parasını da kendinden al
artık olur değil mi?" diyerek, karşılıklı gülümseyerek, bir iki
sohbetten sonra çıktım dükkandan.
Sabah erkenden telefonum çalıyordu.
"Dünür, ben kararımı verdim, bu gün gidip alalım kaskımı, tamam mı?"
İlk kez kask için arandığımda mutlu olmuştum, gülümsedim.
"Tamam Hulki Bey, epey uzadı zaten, birini al artık canım." diyerek kapadım telefonu.
Göbeğini
kapıya ustalıkla değirmeden dükkandan içeri bir kuğu gibi süzülmüştü,
neşeliydi, bu işi bitereceği belliydi. Dükkan sahibi ile göz göze
geldiğimizde birbimize gülümsedik. Tekrar göbeğine baktığımda bu göbekle
motor binemez bu diye düşünüyordum ki, muhabbete başladı bile, yok
kırmızı, yok siyah, yok beyaz... Beyaz üzerinde gidip gidip geliyordu,
dükkan sahibi atladı hemen;
"Yahu Hulki Bey, epey samimi olduk
sayılır artık, tamam sen beyazını al, ben de kırmızıyı sana hediye
edeyim." Bunu duyan Hulki Bey’in bir anda ağzı kulaklarına vardı, bu işi
bitirmenin son anıdır diyerek.
"Valla Süleyman Bey, Sen dünürüme
kask hediye edersin de ben durur muyum, bir tek siyah kaldı geriye onu
da ben hediye ederim, dünürüme helal olsun." deyince, Hulki Bey
kahkahayı bastı...
"Beyler ne kadar naziksiniz, üç tane kaskı ne
yapayım, Süleyman Beyin hediyesi Kırmızıyı çok sevdim, dünürün aldığı
kask da motorun rengi ile aynı ve uyumlu. Beyaza ne gerek var, ben
almasam da olur."
Dükkandan iki kaskla çıkarken, dükkan sahibi
Süleyman bey gözümün içine içine bakıyordu, ama bir kez olsun onun
gözlerine bakmadım.
-------------
Üç gün sonra Dükkan sahibinin
hediye ettiği kaskın parasını ödemeye gittiğimde, Süleyman Bey beni
kapıya kadar gülerek uğurluyor, gülmekten ara ara nefes alamayacak gibi
oluyordu.
(
Kask başlıklı yazı
OlgunOnur tarafından
22.03.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.