Kasabanın güzel kızlarından biriydim, bunu yaşım ilerledikçe daha da iyi anlamıştım. Annemle babam konuşarak; - Zeyneb im, kızım yaşından büyük gösteriyorsun, genç irisi ve güzelsin, bak kız arkadaşların seni kıskanarak kendi hatalarını bir kaç kere senin üzerine atarak, Zeynep falanca çocukla ders aralarında orta okuldaki daha büyük erkeklerle konuşuyor diye kulağımıza kadar geldi, sen ise yok böyle bir şey diyorsun. Ahmet amcanın oğlu seni görüp beğenmiş dediğinde! şaşkınlıkla; - Ee ne olacak beğenince demiştim.Annem; - Ne mi olacak? Oğlan tarafıyla hep beraber gelinlik almaya gideceğiz dediğinde! gelinlik mi demiştim. Yüzümde adeta güller açmıştı, annem ise zaten ay parçası gibisin birde gelinlikle seni düşünemiyorum kız dediğinde ben gaza gelmiştim bile. Tamam demiştim, beni gelip istesinler demiştim, adının Merdan olduğunu öğrendiğim genç, damat adayı askerden gelen iri kıyım bir gençti, isteme faslı bitti, nişanlandık ama nerede öyle çıkıp da anlaşmak! Bu üç aylık nişanlılık dönemindeyse, oğlan tarafının haftada bir veya iki kez ellerinde lokum, şekerleme, kuru pastalarla süre geliyordu. Babam en fazla üç aylık bir nişanlılık devresi ve evlilik diyordu. ben, yaşımın 12 yaş  çocukluğu ve cehaleti ile hep tamam diyordum. Elim ev işlerine yatkındı, az buçuk yemek yapmasını da biliyordum, nişanlılık döneminde yemek yapmaya daha fazla ihtimam  göstererek,kendimi annem sayesinde geliştirmiştim. Orta okula gitmek mi, aklıma bile gelmiyordu, gelin olacaktım gelin!
Merdan'ın huyu, husu, karakteri nasıldır anneme soruyordum. O da bana - kızım nasıl olacak, erkek işte diyordu! Üç ay sonra küçük bir salonda sazlı sözlü evlendik, o kalabalık beni büyülemiş kendimi ayağı yerden kesilen kanatlı periler gibi hissetmiştim. Takılar hediyeler gelin arabası, evlenmek ne güzelmiş, çevreme gülücükler atıyorken, annem yanımıza gelip kulağıma; - kızım gelinler bu kadar gülmez biraz kendini ayarla, laf söz olur dediğinde yüzüm asılmıştı. Düğün sona erdiğinde ağlama fasılları başlamıştı ama, ben o kadar üzgün değildim ki! Annemin bu kadar ağladığına, babamın ve ağabeyimin gözlerinin yaşarmasına bir anlam verememiştim. Sınıf arkadaşlarımın ve öğretmenimin hayranlıkla beni seyretmeleri ise görülmeye değerdi. Öğretmenim ben nişanlıyken eve gelip, anneme; - Bakın sizi şikayet ede bilirler gerçi kasabada pek duymadım ama, bu çok yanlış bir davranış, annemse öğretmenimi kovmadan beter edip, eşim duymasın söylenenleri hoca hanım demişti bile. Düğünde öğretmenimle göz göze geldiğimde bir bakışını yakalamıştım ama! Daha neler öğretmenimin beni kıskanacak hali de olur mu ki? Kendi kendime; yok canım, saçmalık demiştim. Neyse düğünün ardından kaynana ve kayın-peder ile beraber oturacağım eve geldik. Kaynanam bana; - Gelin istersen gelinliğini çıkar, bir yemek yiyelim üstün kirlenmesin dediğinde, yok çıkarmak istemiyorum
demiştim, kocasıyla bir birlerine bakıp gülümsediler. Biraz yemek yedikten sonra odalarımıza çekildik. odaya girdiğimde içim bir tuhaf oldu. Merdan - Ne o kız gel otur yatağın üzerine dediğinde, ağlamaya başladım. Ne oldu şimdi ne dedim de üzüldün dediğindeyse ben - Annemi özledim dedim bana gülerek - Hele bir yatalım ben seni yarına onlara götürürüm dedi. Bana bu gece hakkında ne biliyorsun Zeynep dediğinde! - hiç demiştim, bak yüzünü duvağın-la ört, ben açacağım, birde yüz görümlüğü olarak 'beşi bir yerde' takacağım dediğinde tamam demiştim. Yatağın üzerine oturduk, dediklerini yaptım alnımdan öptü ve 'Beşi bir yerde'mi boynuma taktı.Daha sonra da bana, gelinliğini çıkar 2 rekat namaz kılalım dediğinde namazlarımızı da kıldık. - Daha ne kaldı diye sorduğumda evcilik oynayıp yatacağız dedi.Yatmanın kalkmanın ne olduğunu bilmeyen ben, eşimin yatak konusunda beni aşırı sıkıştırması, ne yapacağımı şaşırtmıştı. Her ışıyan günün sabahında Merdan'ın, kaynanama beni şikayet etmesinden, hele kadınlık vazifesini iyi yapmıyor demesinden çok utanmıştım. Anneme; - Evlenmenin böyle olduğunu bilmiyordum beni neden uyarmadın anne, deyip ağladım. bana - Dur hele ben gelip kaynanan ile konuşurum dediğinde yüreğime su serpilmişti. Ertesi gün annem ziyarete geldiğinde, kayın-valideme; - Kızımın anlattıklarından yüzüm kızardı, damat annesiyle nasıl yatak odası faslını konuşur dediğinde, kaynanam ben üç kızımın üzerine bir oğlan doğurdum, o ne derse o olur, o işi beceremiyecekse alın kızınızı oğluma kız mı yok dediğinde. Dananın kuyruğu kopmuştu evde! kayın-pederim; - Yahu gelini ne sıkıştırıp duruyorsun kadın, kızın yaşı ne daha 12 çocuk aldın çocuk dediğinde, kaynanam eşine; - Ne var, ben de 13 evlendim seninle aynı yatağa girmem diye ağlıyor muydum deyince kocası; - Ha bak o zaman oğlan suçlu, dört duvar sır örtüsü. Onların arasında olanı biz bilmiyoruz, ama az olsun tahmin ediyoruz öyle değil mi? Günah bu gün ona, yarın senin kızlara! Gelinin sağına soluna bulaşık yıkatırken, yemek yaptırırken bakmadığın belli oldu, senin kızların da camlarda oğlan kovalasın fink atsın he maşallah. Merdan karısına eziyet edip kollarını çimdik çimdik mor-artmış, bunu söyleyende senin kızların, sor da söylesinler!                          1. Bölümün Sonu


( Al Yazmalı Zeynep Annemi İstiyorum 1. Bölüm başlıklı yazı GülsenTunçka tarafından 24.03.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu