Vermem Gözlerini
Yorucu tasaların telaşında
Yıllar geçti ardına bile bakmadan
Takvimler geri dönmüyor bizler dönsekte geriye
Unutmadım senin o tatlı sesini
Ve o gülümseyen nakşını
Bir hayal gibi kalsa da saf güzelliğin
Gözlerim halen arıyor gözlerini
Karanlığın tutsaklığında
Karşımda beliriverdiğin her an
Sadece yine gözlerini bırakıp
Aniden kayboluyorsun
Sanki onları geri almak ister gibi
Bırak ne olur ben de kalsın
O kutsal emanetin
Ada:
Seni soruyor bazen nerede diye?
Gözlerimde diyorumda
İnanmayıp gülümsüyür bana
Oysa onca işin gücün arasında
Eğilipte bir baksa gözlerime
Görecek seni orada ya
Neyse...
Geçen bir orman yandı karşı kıyıda
Saçlarını hatırladım alev alev
Sonra külleri uçtu bizim buralara
Toz duman oldu ada
Yağmur gibi yağınca küller
Kir pas içinde kaldı evimiz
Hani kış bahçemiz vardı ya
Bir türlü üstünü kapattıramadığımız
Bu defa kül yağmuruna tutuldu
Rüzgar kokunu getirir bazen
Alaca karanlıkta
Dün sabah kül kokusuna karıştı kokun
Ama ayırdım küllerin içinden çektim içime
Arada bir kül baskın çıktı
Hatırlattı tabutun kasvetini
“Üzdüm seni ben... Üzgünüm...
Kalem nerelere götürdü yine beni…”
Boş ver
Nasıl olsa az sonra gideceksin yine
Hiç heveslenme vermem veremem gözlerini
Özlem
Ateşten bir çember gibi kuşatır beni
Vermem
Yemin olsun vermem gözlerini
Yalnız gecelerde gizlenirim gözlerine