Gün yetmiyordu zamana
Artık her ne şekilde kalpte vuzuh bulacaksa
An hasrete, özlem vahtede ve ruh hilkatiyle öte serinliğinde
Ne vakit anlamak istesem
İdrakimde kifayetsizliğe sitemlerde etsem
Yetmiyordu, halim kendi dirliğinde sükûna nasılsa eremiyordu
İşte o vakit soru geliyor
Lakin kimliğin kaybolmuşluğunda ürperiyorum
Ardıma bakıyorum, nefesimi yokluyorum sancıları kuşanıyorum
Denizsiz ufukları soluyorum
Dalgasız tuğyanları duyuyorum ve korkuyorum
Ne derler kaygısıyla boğularak nefesi yokluyor ve de ağlıyorum
Sahip adına soluk alıyorum
Müddeti nefesin kimyasında neler buluyorum
O vakit durmuyor ve tuval üzerine renklerin sezgisini koyuyorum
Ebru güzelliğinde gülüyorum
Hattatın sessizliğinde serencama yöneliyorum
Umutlarımla koşuyorum ve ufuklar indinde kalbi sürurla yaşıyorum
Bir zaman an için bekliyor
Müddet için senin hikâyelerini sakin derliyor
Peki, neyi bekliyor ve senin kalbinde sakladığın asudeliğe imreniyor
Kar zarifliğinde edebin
Bunca zamandır sakladığın kokladığın derdin
Sabrın dirliğinde ki azmin ve kanaat zenginliğinde ki farkın naifliğin
Her kez her şeyi nasıl bilecek
İşte o vakit merak niteliği neye delalet edecek
Bilinç insan için kükreyecek ve vasfiyet kul olmakla aşka filizlenecek
Bir zaman sonra ziyaret edecek
Sana tevdi edilen güzellikler ruhuna eşlik edecek
Ve zaman sevdanın hazzıyla hasretin kitabıyla halini sahifeleştirecek
Mustafa CİLASUN