BAHAR GELDİ- HOŞ GELDİ, SAFA GELDİ!

 

            Bahar geldi bahar! Ne duruyorsunuz? Bir karşılama töreni hazırlasanız ya! Hani bando mızıka, hani orkestra? Bahar geldi bahar! Ne bekliyorsunuz delikanlılar, kızlar? Kırlara, doğanın kucağına koşun, düğün dernek yapın, gülüp oynayın.

            Bakın ne diyor bir şarkı: “Bahar geldi, gül açıldı/ Ruhuma neşe saçıldı...”

            Bahçelere geldi bahar, yeşil halı serdi bahar.Gel artık gel nazlı yâr, gel de kışın, karın, soğukların açtığı yaralarımı sar. Bir başka şarkıda, “Baharın gülleri açtı/ Yine mahzundur bu gönlüm” diyor. Bu kötü duyguya kapılmayın. Önemli olan gönlümüzde bahar olması, bahar yelinin esmesidir. Yüzyılların ötesinden Ali Şir Nevai şöyle sesleniyor bizlere:

            “Bahar oldu ve gül meyli kılmadı gönlüm

            Açıldı gonca ve lakin açılmadı gönlüm

            Yüzün hayali ile valih erdi andak kim

            Bahar kelken ü kitkenni bilmedi gönlüm”

            (Bahar geldiği halde gönlüm güle yönelmedi, gonca açıldı ama gönlüm açılmadı. Yüzünün hayali beni o kadar hayran etti ki, baharın gelip gittiğini bile bilemedim.)

            Ama Baki öyle değil:

            “Esti nesim-i nevbahar açıldı güller subh dem

            Açsın bizim de gönlümüz sâki medet sun cam-ı Cem”

            (İlkbahar yeli esti, sabahleyin güller açıldı. Ey içki dağıtan güzel, imdat, bize içki sun ki gönlümüz açılsın, ferahlasın.)

            Bu çağrıya katılmamak elde değil. Şunu da belirtelim ki, burada geçen içki mecaz olarak aşktır. İçki dağıtan güzel de aşk veren sevgilinin yerini tutuyor.

            Bir başka şarkı çıkıyor ortaya: “Ömrümüm ilkbaharı, biricik canım benim/ Sevgilim, iki gözüm, ilk heyecanım benim” diye sesleniliyor sevgiliye. Seven sevdiğiyle bir arada değilse baharın tadı olur mu? “Bahar gelmiş neyleyeyim, neyleyeyim baharı yazı, sen olmayınca” diyen âşık haksız değil hani.

            Bir zamanlar dillerde gezen bir şarkı vardı:

            “Bir ilkbahar sabahı güneşle uyandın mı hiç

            Çılgın gibi koşarak kırlara uzandın mı hiç

            Bir his doğarak içine, seviyorum sandın mı hiç?”

            Şarkının nakarat bölümünde, bunları yapmayanlara, “Öyleyse hiç yaşamamışsın” deniliyor. İşten güçten baharın geldiğini fark edemeyenlere duyurulur!

            Bir zamanlar yazdığım “Bahar Vurgunu” şiirimde baharla ilgili duygularımı bakın nasıl dile getirmiştim:

            “Bahar vurdu başıma

            Girdim yirmi yaşıma

            Ballar kattım aşıma

            Mutluluk yağdı gökten

            Toprağıma taşıma.

                       ***

            Kavak yelleri esti

            Gamı kederi kesti

            Umutla doldu testi

            Aşk çağırdı beni

            O ne güzel bir sesti.

                    ***

            O sesle kendimden geçtim

            Sanki ab-ı hayat içtim

            Her şeyi bıraktım bir yana

            Türkü olmayı seçtim.”

                        ***

            Şimdi de bahar sevincimi paylaşmak istiyorum sizlerle:

            “Bir canlılık gelir doğaya baharla

            Çiçekler gelin olurlar

            Düğün yapar arılarla.

            Bayramı var kelebeklerin

            Ağzı kulaklarındadır

            Güllerin, karanfillerin

            Katılır bu şenliğe papatyalar da

            Yaşamak ne güzel baharda.

                        ***                  ***

            Köylü dayı güreş tutar tarlalarla

            Yaşamak şiire dönüşür

            Kuşlar öpüşür meyvalarla

            Saklambaç oynar böcekler

            Toprak hareketlenir karıncalarla

            Sarılar yeşiller kaynaşır

            Danseder maviler allarla

            Uçurtmalar çiçekler gökyüzünü

            Rüzgar konuşur dallarla.

            Doğanın neşesi bahar

            Bahar hayat bulur çocuklarla.

                        ***

            İşte böyle dostlarım!

            Ben her bahar yeniden doğarım

            Çiçeklerle çiçek olurum

            Kuşlarla özgürlüğe uçarım

            Sevincimin allı pullu uçurtmasını

            Masmavi gökyüzüne salarım.

                        ***

            Ben her ilkbahar yeniden doğarım

            Kelebeklerle, arılarla

            Çiçekten çiçeğe konarım

            Karıncalarla dost olur

            Ağustos böcekleriyle

            Şarkı söylerim.

                        ***

            Bahar yeli gibi eserim

            Gamı kederi keserim

            Irmak olur akarım

            Otları ağaçları sularım

            Yağmurlarla yağar

            Doğaya bereket saçarım.

            Daha daha daha...

            Dahası var mı bunun?

            Yaşarım be yaşarım!

            Gönlünüz bahar olsun. İçinize güneş dolsun.

Erhan Tığlı

( Şiirli Bahar başlıklı yazı ERHAN TIĞLI tarafından 14.04.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu