“ Benim
kalbim temiz” sözünü hemen hemen herkes bilir. Birçok insan “benim kalbim
temiz, benim kimseye zararım yok ya da Allah içimi biliyor ” gibi kalıplaşmış
olan bu sözleri söyleyerek vicdanlarını rahatlatmaya çalışır. Kendisini, temiz
kalpli biri olarak ilan ederek, çevresinde bulunan insanları da buna
inandırmaya çalışır. Fakat Kur’an’ı Kerim’e baktığımızda, Allah’ın emir ve
yasaklarını gerektiği gibi yerine getirenlerin ve Allah’tan samimi olarak
korkanların kalplerinin temiz olabileceği çok açık bir şekilde anlatılmaktadır.
O halde bir
insanın kalbinin temiz olması için, Kur’an’da bildirilen emir ve yasaklara çok
titizlik gösterip, Allah’tan da çok derin bir korku ile korkması gerekmektedir.
Kişinin, kendi değer yargılarına göre kalbinin temiz olduğunu ilan etmesinin,
Allah katında hiçbir geçerliliği yoktur. Ayrıca, kalbinde Allah korkusu olmayan
bir insanın, kalbinin temiz olduğu iddiasında bulunması hiç inandırıcı
değildir. Bu şekilde düşünen bir insan, sadece kendini aldatır.
Kur’an
ahlakına göre bir insanın, zaman zaman ihtiyaç içinde olanlara yardımda
bulunması, kimseye bir zararının dokunmaması, bazı ibadetleri yerine getiriyor
olması kalp temizliği için yeterli değildir. Tevbe Suresi’nde, bu konuyla
ilgili bir örnek verilir;
"Hacılara su dağıtmayı ve
Mescid-i Haram'ı onarmayı, Allah'a ve ahiret gününe iman eden ve Allah yolunda
cehd (mücadele) edenin (yaptıkları) gibi mi saydınız? (Bunlar) Allah Katında
bir olmazlar. Allah zulmeden bir topluluğa hidayet vermez." (Tevbe Suresi,
19)
Aynı
şekilde, Bakara Suresi’nde de bu konu, başka bir örnekle açıklanır.
"Yüzlerinizi doğuya ve batıya
çevirmeniz iyilik değildir. Ama iyilik, Allah'a, ahiret gününe, meleklere,
Kitaba ve peygamberlere iman eden; mala olan sevgisine rağmen, onu yakınlara,
yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, isteyip-dilenene ve kölelere
(özgürlükleri için) veren; namazı dosdoğru kılan, zekatı veren ve
ahidleştiklerinde ahidlerine vefa gösterenler ile zorda, hastalıkta ve
mücadelenin kızıştığı zamanlarda sabredenler(in tutum ve davranışlarıdır). İşte
bunlar, doğru olanlardır ve müttaki olanlar da bunlardır." (Bakara Suresi,
177)
Ayetlerden
açıkça anlaşıldığı gibi, Allah rızası gözetilmeden, gösteriş amaçlı yapılan
yardımların ya da iyiliklerin hiçbir değeri yoktur. Bu zihniyetteki insanlar,
kendi çevrelerinde, iyi bir insan olarak tanınmaktan öteye gidemezler.
Müslümanın amacı ise, etrafında sadece ” iyi bir insan” olarak tanınmak
değildir. Samimi bir Müslüman’ın tek amacı, Rabbi’nin rızasını ve hoşnutluğunu
kazanmaktır. Mümin, Allah’tan hiçbir şeyin gizli kalmayacağını bilir. Allah,
insana şah damarından bile daha yakındır. Bu sebeple, kalbimizin temiz olup
olmadığını da, Allah bizden daha iyi bilir. “…sizin saklı tuttuklarınızı da, açığa vurduklarınızı da bilir. Allah,
sinelerin özünde saklı duranı bilendir. (Tegabün Suresi, 4)”
Gerçek kalp
temizliği için, insanın nefsinde barındırdığı tüm tutku ve hevalarından
arınıp, selim bir kalple Allah’a
bağlanması şarttır. Kalbi temiz olan bir insan, derin bir aşk ile Allah’a bağlı
olmaktan, Allah’ın rızasını gözetmekten, Allah’ın emir ve yasaklarını harfiyen
yerine getirmekten, Kuran’a sıkı sıkıya bağlı olmaktan ve her an Rabbiyle
kalben bağlantı halinde olmaktan, sonsuz mutluluk ve huzur duyan insandır.
"Bunlar, iman edenler ve
kalpleri Allah'ın zikriyle mutmain olanlardır. Haberiniz olsun; kalpler
yalnızca Allah'ın zikriyle mutmain olur." (Rad Suresi, 28)