Konuşma sırası sende sen konuş!
Dilim lal olsun
Ben susacağım herkesin olur olmaz konuştuğu bu dünyada
Ne kadar susarım?
Ne kadar gerekiyorsa o kadar susarım
Kendi kendimle konuşurum yapayalnızım
Yalnız yüreğimde fırtınalar esiyor ona yarenlik yaparım
Dokundum ses tellerime kimse duymadı
Ben sustum…
Çok sevdim, çok değer verdim
Karşılık beklemedim hep örselendim
Acılarımı, hüzünlerimi haykırmak istedim
Dilim lal oldu. Sustum!
Yüreğimin en derin yerinden çığlıklarım kanar
İçimde ki volkanlar ha patladı ha patlayacak
Açamadım yüreğimi kimselere
Elimdeki hançeri sapladıkça sapladım yüreğime
Acılarıma tuz döküp sustum…
Aynaya bakamaz oldum
Hüzünleri yüzümde
Acıları donuk gözlerimde görmekten
Kendim ile yüzleşmekten korktum
Sükût ikrardan gelir diyerek yine sustum…
“Sus konuşma” dedin sustum
Oysa bir dinleseydin beni
Cebimde biriktirip de bir araya getiremediğim
O kadar çok kelime vardı ki dilime dolanan
Yutmak zorunda kaldım.
Kuramadığım sen olan öznesi eksik kendi cümlelerimde boğdun
beni
Ama unutma!
Ne yapsan da bende ki seni alamayacaksın
Öyle bir yere sakladım ki sen bile sana ulaşamazsın
Hiç uğraşma, arama bulamazsın
Bırak içimde öylece kalsın
Çünkü ben sustum…
Şimdi susmak zamanıysa boşuna zaman harcama
Ben susuyorum sana ve ölümsüz aşkına
Seni benden alamazsın,
Bırak içimde kalsın sevdan yüreğimi yaksın
Kabuk bağlamış yaralarımı kanatsın
Bırak kalsın, uğraşma yüreğimde ki seni yıkamazsın.
Hiç dokunma derine batarsın
Sapla elindeki hançeri giderken yüreğime
Ne fark eder ki senin için
Gittin ya bundan daha fazla yüreğimi kanatamazsın
Konuşma sırası sende, hadi şimdi sen konuş
Ben sustum…
Mustafa KARAAHMETOĞLU
02.06.2014
Şiirime ses olan Mehmet Fikret ÜNALAN ağabeyime çok teşekkür ederim.