Üstüme yapışan bir giysi gibi,
Dilime dolanan sözcüklerim var…
Uçurtmanın ipine takılmış sürüklenir sevdaya…
Serseri bir mayın infilak üzredir,
Yüreğimin volkanıyla yeşeren tomurcuklar,
Hep eylem şarkısıyla dolanırken dilime…
Düşlerim kanarken gecenin karasında,
Gözlerime saplanır, bir ok gibi hayalin…
Sonra sağanak olur anılar, ardın sıra,
Söner, sokak lambalarının sarı ışıklarında,
Çığlığı duyulur, ellerinden koparılan ellerin,
Boşlukta yankılanır, elveda ezberden…
Her şey geç kalmış, bir çiçek üzüntüsü,
Sevgiyle büyümeyi beklerken solan…
Güllerin rengine bürünmüş dudaklar,
Dişlerinin arasında kaybolmuş pembemsi zaman…
Dümeni kırık bir gemi gibiyim ummanlarda,
Bozulmuş yelkenim, dalgalarda yalpalayan…
Desem ki öğret bana aşkı, coşsun şiirler,
Utanırım kırmızı yanaklı çocuklar gibi söyleyemem…
Yasla göğsüme başını, okşasın saçlarını güvercinler,
Kurul aşktan hanene, sanki cihanın sahibi,
Ol ki kapatsın tüm ışıklara dünyasını,
Kuyuda vuslat dileyen, Yusuf’un misali…
Zekeriya EFİLOĞLU
Gaziantep
Yazarın
Önceki Yazısı