Şaşkınlığını gizleyemiyor ağaçlar
Başlarını sallıyor teessüf dolu
Pişman döndüklerine kuşlar
Bir gürültü patırtı belli mi ne olduğu
Yaşlı güneş kızgın ağır aksak da olsa
Bir hışımla çıkıyor en tepeye
Asıl şikâyetçi de haziran
Bulutları ağlatan kimse böyle
Sesleniyor gökkuşağına
Çıt bile çıkmıyor şimdi yok bağıran
Yıldızlara kapı açıldığına
Memnun akşamcı rüzgâr
Hemen sesleniyor mehtaba
Deniz desen meraklı bir yandan
Beklenirken yakamozlar
Laflıyor geveze martılarla
Dün mayıs bugün haziran
Yâd edilmiş eski yazlar
Bu yağmurun ne derdi varsa
Bu aralar tadı yok üst katta
Geç geliyor dediler birileri
Şarkılar türküler derken
Birkaç şiir yağdırmış hüzünleri
Geçenlerde yine özlenmişken
Belki bir araya getirmekmiş sevenleri
Dolusu rüzgârı karışınca
Üstüne bir kıvılcım şimşekten
Tat mı kalıyor semada
Tam kavuşacakken şelalesi
Hırçınlaşıyormuş dereler
Toprağın da kaçmış neşesi
Neyse bunalım haller
Kirazlar kızarmış vişne bitişikteki
Her şeye rağmen bitmemiş ümitler
Serde yine komşuluk var
Belki bazılarında sürüp giden niyazlar
Dr.süreyya önder