Suriye'li mültecilerin zamanla büyük sorunlar oluşturacağı başından belliydi.
Ülkemizdeki sığınmacıların ilk zamanlarda yanlarında getirdikleri para ve altın gibi değerleri tükenince şimdilerde hırsızlık suçları işleyerek huzursuzluklara yol açtığı halkımız tarafından bilinmekte.
Son iki günde, Kahramanmaraş halkının sabırları zorlandı ve ellerinde Türk bayrakları ile "Suriye'lileri istemiyoruz" slogan ve pankartlarıyla binlerce kişi sokaklarda eylem yaptı. Polisin müdahalesi ile halk ve Suriye'liler arasındaki arbede iki gündür devam ediyor şimdilik biri polis iki kişi yaralı.
Olay ikinci gününde Adana'ya sıçradı. Bu şehrimizde esnaf ile Suriyeli sığınmacılar arasında 'işyeri açıp ticaret yapma' konusundaki tartışma, şiddete dönüştü.
Alıntı:
İç savaşın yaşandığı Suriye'den kaçıp, Adana'ya gelen sığınmacılar, Mirzaçelebi Mahallesi'nde çok sayıda işyerini kiralayıp, ticaret yapmaya başladı. Adanalı esnafla aralarında zaman zaman dil problemi yaşayan Suriyeliler, önceki gün bazı vatandaşların yolunu kesip, "Burayı ya siz terk edeceksiniz, ya da biz. Bizim gitmeye niyetimiz yok. Siz buraları terk edeceksiniz" diyerek tehdit etti. Kendi aralarında konuşan Adanalı esnaf, olayı büyütmeden çözmenin yollarını ararken, bugün akşam saatlerinde ellerinde satır ve sopa bulunan, yüzleri maskeli yaklaşık 10 kişilik grup ortaya çıktı. Satır ve sopalarla Suriyelilere ait işyerlerinin camlarını kıran maskeli saldırganlar, içeride bulunan ürünleri tahrip edip, malzemeleri de dağıttı. Suriyeli esnaf da saldırganlara karşılık vermek isteyince, kısa süreli arbede yaşandı. Saldırganlar daha sonra ara sokaklara kaçarak, izlerini kaybettirdi. Olaylar, bölgeye sevk edilen polis ekiplerinin müdahalesi ile büyümeden yatıştırıldı.Suriyelilerin kendilerini tehdit ettiğini ileri süren Mirzaçelebi mahallesi sakinleri, "Dağdan geldiler, bizi kovmaya çalışıyorlar. 'Buradan ya siz gideceksiniz, ya da biz. Bizim gitmeye niyetimiz yok. Buraları terk edeceksiniz' diyerek tehdit ediyorlar. Madem o kadar cesaretleri vardı, ülkelerini topraklarını niye terk edip kaçtılar? Bunlar bizim başımıza bela olacak" diye tepki gösterdi.Can güvenliklerinin olmadığını ileri süren esnaflar, Suriyelilerin tehdit ettiğini söyleyerek korunma istedi. Polis ekipleri, olayla ilgili soruşturma başlattı."" http://www.avrupagazete.com/turkiye/96428-elinde-satirla-suriyeli-multecilere-saldirdi.html
Ülkelerinden kaçıp başka ülkelere sığınan Suriye'lilerin sayısı 4 milyon. Bunun 1.5 milyonu Ülkemizde ve çeşitli şehirlerimize dağılmış durumdalar. Bir kısmı da kendilerine tahsis edilen çadır kentlerde ve yaşamsal ihtiyaçları devletimiz tarafından karşılanmakta.
Mesleklerini icra edebilmek için korsan iş yerleri açmaktalar. TC vatandaşı olmadığı için de maliyeye kayıtları mümkün değil, dolayısiyle vergi de vermiyorlar.
Örneğin Kümesteki kaz Türk erkek kuaförü vergi veriyor mesela, 10.- TL ya traş yapmaya çalışırken Suriye'li kayıtsız korsan berber karşı barakada 5.- TL ya aynı işi yapıyor. Bizimkiler de ucuz diye Suriye'liyi tercih edince olay "ekmek kavgasına" dönüşüyor.
Se
n sığındığın yetmezmiş gibi bir de o ülke vatandaşının ekmeğine, gelirine mani ol !!!"Burayı ya siz terk edeceksiniz, ya da biz. Bizim gitmeye niyetimiz yok. Siz buraları terk edeceksiniz" diyecek kadar da küstahlaşıyorlar.
Bu sözü söyleyecek kadar cesaretiniz var da neden ülkenizden kaçtınız, kalıp mücadele etme cesaretini göstermediniz diye sorarlar insana...
Kurtuluş savasında bir tane insanımız ülkesinden kaçmadı, canlarını ortaya koydular, mücadele ettiler. O zamanlar da Suriye bize nasıl bir yardımda bulundu?
Suriye'li göçmenlere kucak açmamız başlangıçta yapılan hata idi. İnsanlık denildi, merhametten maraz doğarmış, al şimdi zararını halkımız çekiyor. Yazık değil mi o esnaflara...
Yakın zamanda olayların Hatay başta olmak üzere tüm ülke sathına yayılacağı tahminler arasında. Zaten kendi problemlerimiz dağlar gibi.
Ah o siyasiler...Hangi hesaplarla zaten yarı sisli gökyüzü havasındaki ülkemiz huzurunu daha da karmaşık hale getirdiler. Ülkemizde açlık sınırının altında yaşamaya çalışan onca yoksul insanımız varken...
Bence bu, duyarlı yüreklerin affedemeyeceği bir hata ve bu hata beraberinde daha büyük hataları da beraberinde getirecek, bunun için falcı olmaya gerek yok.
Hataların bedelinin çok yakında ödeneceği inancındayım.
Şimdi yol yakınken ve henüz çok geç olmadan yapılacak şey:
Sığınmacıların halktan tecrit edilerek kamplarda yaşamlarını sürdürmeleri ve yerli halkın arasına kesinlikle karıştırılmaması ülkelerindeki durum düzelince geriye gönderilmesi.
Türkiye yol geçen hanı değildir.
Misafirliğin de bir raconu vardır, yemek yediğin kabı kirletmemektir asıl olan.
Değil mi?
Selam ve saygılarımla...
Yurdagül Alkan.