Dağılmış nar
taneleri gibiyiz; kendi içinde kanayan…
…
Yer altında
…
Kömür karası
yüzlerde iki ırmak
Yarar geçer
yüzün vadilerini
İçten gelir onun
kaynağı : yürekten yere doğru…
Yol yol akar
siyahtan acemi kurşun gibi: yakan, çaresiz, öfkeli…
Ve
prangalıdır cümleleri hedefi bulamaz
Ağlasa da
söylemez, söyleyemez dertlerini
Sormayın,
anlatacak kelimeler boğazda dizilidir
Çıkış bir
maden ağzıdır: karbon monoksit ile mühürlü…
Zifir
karanlıkta beklenen bir ışıktır; mum bile olsa…
Nefes,
dünyanın, belki de kâinatın en pahalı şeyidir
Zaman ise
,yorgun atın nefes alışı gibidir: kesik kesik…
Korku, ümit
bir saniyenin milyonda birinde yer değiştirirken
Hep kulaklar
sese kesik…
Hayat, hızlı
bir film şerididir şimdi: durmak bilmeyen…
…
Yer üstünde
…
Hânelerimiz
virân
Hânelerimiz
çaresiz
Başlarımız
öne eğik
Abanmış
üzerimize kimsesizliğimiz diz boyu
Grizu,
trafo, kask, asansör
Ama ille de
en ucuzu sen kardeşim,eşim,emmim,dayım: madenci…
hani sendika
?
Nerde ahkâm
kesen gerçek politikacılar ?
Nerde
senaryo üreten gazeteciler ?
Bu olaya
paranoyakça yaklaşanlar ise cabası…
Hele insana
biat eden uşak ruhlu insan/cık/lar …
Bir kızıl
fırtına esmektedir ki milletimizin üzerinde
Yapanın
yanına kâr kalmakta her şey
…
Bende
…
Offfff
Ben
yazmaktan yoruldum
Ya bunları
bizzat yaşayanlar ?
…
Şimdi yağmur
zamanı
Yağmur
Yağ !
Yağ !
Öyle yağ ki,
Öyle arındır
ki bizi
Tepeden
tırnağa battığımız
Bu
pisliklerimizden,
Kokuşmuşluğumuzdan,
Kalleşliğimizden,
Adam
kayırmalarımızdan,
Adam
dövmelerimizden,
İnsanlara
alenen sövmelerimizden
Yetim hakkı
yeyip hesap vermeyişimizden
Arındır
Arındır
Bizler
“medet”i rahmeti gönderenden değil,
Araçlardan,insanlardan
umar olduk
Affet
Affet bizi
Allah’ım
Affet; affa
lâyık olmasak ta…
…
Bak ne diyor
cesedi
hâlâ
bulunamayan,çıkarılamayan (!!) canlarımız:
“Vazgeçtim
kendimden
Bâri geride
kalanlarıma sahip çıksanız
Kederimizden
kimsesizliğimize sarıldık
Görmüyor
musunuz ?
Görmüyor
musunuz !!!!! “
Süleyman Altunbaş……/00:36/…Bafra