ÜLKEMİN ÇELET UŞAKLARI
Ahmet AYAZ
Gaziantep Güneş Gazetesi 22.7.2014
……………………………………………………………………………………………………………
Sevgili ve saygı değer okurlarım; Bu günkü sohbet yazıma “Ülkemin Çelet Uşakları” başlığı ile başladım. Ülkemizde dil, din ve ırk ayrımı kesinlikle olmamıştır ve olmayacak da. Ülkemizde yaşayan Kürt kardeşlerimiz kesinlikle bir Türk oymağıdırlar. Çünkü geleneklerimiz, göreneklerimiz ve inanışlarımız aynı olduğu gibi, konuştuğumuz bir çok Kürkçe kelimelerin Türkçe olduğunu rahmetli Cemil Cahit Güzealbey geniş çapta araştırmış ve yazmıştı.
Ülkemizde dil, din ve ırk ayrımı yoktur. Ancak mevkii, makam, zengin, fakir ayrımı vardır. Belli bir makamınız var ise, zenginseniz her yerde ve her zaman hatırınız sayılır. Belli bir makamda değii, bir de fakirseniz, sizi hiç kimsenin gözleri görmez. Zenginseniz sizi hangi dilden ve hangi dinden olursanız olunuz, sizi belli biir makama da getirirler. Bunun en basıt örneği; Eğer dil veya ırk ayrımı yapılsaydı, Celal Doğan Nizip’in Çanakça Köyünden gelipde Gaziantep’e büyük şehir belediiye başkanı seçilmezdi. Turgut Özal, Cemal Gürsel cumhurbaşkanı olmazlardı. Örnekler sayılmaz derecede çoktur. Bunu bazı Kürtçülük yapanlar görmezlikten ve bilmezlikten gelirler. Ülkemizde yaşayan büyük bir Kürt kesiminin aynen benim gibi düşündüğünü, onlarla yaptığımız sohbetlerde görüyorum. Öcalan Kürtleri temsil edemez, Öcalan beni de temsil edemez diyen sayısız Kürt dostlarımı biliyorum ve görüyorum. Onlarla saatlerce sohbet etmişimdir. Onlar hem de basit ve sıradan birileri değillerdir. Her yönleri ile mükemmel ve büyük insanlardır. Adlarını burada bahse konu etmek istemiyorum.
Her ne hikmet ise, şahsın aslı arap, kendisi kürt milliyetçiliği yapıyor. Bir zamanlar, bir çok kendini bilmezlerin bıyık uzatıp da ben MHP liyim dediği gibi. Ulusal gazetenin birisi yüksek makamdalarda oturan Kürt kökenli devlet adamlarımızın resimlerini bir araaya toplayarak, yayınlamışlardı. Gazetenin ön yüzünde büyük bir yer kaplamıştı. Bunu Kürt Milliiyetçiliği yapan dostlarımız ve Kürt milliyetçiliği yapan Türkler ve Araplar görmezlikten gelirler ve yollarına devam ederler. Kürt olup da bunu yapanları azıcık da olsa hoş görülürler. Ama kökünde Kürtlük olmadan bu bölücülüğü yapanlara ne demeli, bilemiyorum. Ben bunlara “ ÜLKEMİN ÇELET UŞAKLARI” desem yerinde olur mu? Bilemiyorum. Bütün samimiyetimle söylüyorum. Ülkemde Kürtlere olan bir haksızlığı görsem, onlardan önce ben haykırmazsam namerdim. Bebek katiline ateş püsküren Kürt dostlarım var. Ülkemde yaşayan insanlar arasında Ermeni, Hiristiyan, İngiliz, Fıransız ayrımı da yapmam. Nihayet hepimiz insanız. İnsanı insan olarak düşünmemiz gerekir. Ben bir ülkede herkesin inandığı gibi yaşamaya hakkı olduğunu da savunan bir insanım.
Sevgili okurlarım, Kürtçülük yapan, kürtlerden daha çok, kürtçülük yapan Türk ve Arap kökenli yurttaşlarımız, ülkemiz insanlarını Kürt fıkraları ile suçlamaktadırlar. Halbu ki, Karadeniz ve Temel fıkraları, bahse konu fıkralardan daha da çoktur. Bu ve bunun giibi önemsiz şeylerle, kan dökülerek kurtarılan cennet gibi ülkemizi çöplüğe çevirmeyelim. Bir çoğumuzun dedeleri Yemende, Çanakkalede, Gaziantepte, ülkemizin çeşitli yerlerinde, Kurtuluş savaşında şehit düşmüşlerdir. Bunları bilmemiz gerekir. Devletimize karşı baş kaldırmayı medeniyet sanan, yiğitlik sananlarımız vardır. Bunlara uymayalım, bunları kırmadan uyaralım. Ülkemizde kardeşliği devam ettirelim. Nüfus cuzdanlarımızdaki T.C. Irkları değil, ülkemizi temsil ediyor, bunu da bilelim. Bilmeyenlere de söyleyelim. Ben bu günkü sohbet yazımı da “Varlığımı Kürt Varlığıına armağan” ederek bitiriyorum. Önce baştakilere sesleniyorum. Siyasetle bölücülük yapıp kendine menfaat arayanlar, bir başka yolu deneseler daha iyi olur kanaatindeyim.
Sevgili okurlarım, gelecek sohbet köşemde buluşmak dileği ile hoşça ve dostça kalınız. En güzel ve mutluluk dolu günler hep ve hepimizin olsun diyorum.