Aşk Yüreğimizdeki Kibirli Haz
Kendimi fersahlarca uzağa atıp
Gökyüzünün doğurgan aynasında
Saçlarını taramak isterdim şu an
Ateşe atılmış otların yanışını izleyip bir köşede
Üşümüş çocukları ısıtmayı dilerdim
Hızla akan zamanın her gününde
Sana yeni günaydınlar derleyip
Bir çoban kavalından yayılan gün nağmeleriyle
Ellerini koklayıp, öpmek isterdim
Bir nefeste seni dilemek vaktidir şimdi
Bir başka yıldız seçerek kendimize
Gündüz ile geceyi ayırsak birbirinden
Utkusuz yaşanmıyor yârim
Kayıp gidiyor ellerimizden anlar
Kayıp bir şehri kucaklar gibi
Bütün insanları sarar gibi
Seni kucaklamayı isterdim şu an
Hangi otobüsün camında isen
Hangi koltukta oturuyor isen
Fark edip onca kalabalık içinde seni
‘Hoş geldin’ diyerek
Özlemli bedenimi tenine bastırmak isterdim
Bana sevdaları yakıştırma gül yüreklim
Çok uzaktaki sırça bir kafeste mutluluk
Mimoza bakışlarının kumlarını getirir rüzgâr
Çılgın bir kaçış sendeki, küsmüşsün yaşamaya
Kendi gölgenden kaçışınla öldürüyorsun beni
Sadece kendinle olmayı seçmişsin yaşamdan
Umutları hasat etmiyorsun doğurgan tarlalarından
Seni düşündükçe, gönlündeki sevileri özledikçe
Bir dairenin içinde kayboluyorum ben de
Yatıyorum, kalkıyorum iğreti kafesimde
Belki sonumu bekliyorum aynı dairenin içinde
Buruk ve acımış bir testide şarapsa hayat
Hüzün dilimizde devasa bir lezzet
Aşk yüreğimizdeki kibirli haz
Bir damlası bile baldan tatlı hicaz
Yalnızlık sürmüşsün gözlerine, yoksa naz mı?
Ne sesimi duyuyorsun yar, ne cismime razı
Selahattin YETGİN
(
Aşk Yüreğimizdeki Kibirli Haz başlıklı yazı
S. Yetgin tarafından
8/11/2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.