Şu ziyan ömrümün kilometre taşlarında
Seni aradım ben her gün, biçare şiirlerle
Gökyüzünü bir günlüğüne tersine çevirse tanrı
Çiçeklerle donatırım, içinde sen varsın diye
Hangi bulutu okşasam bir tek seni anımsatır oysa
Ayaklarının altına ne çok yakışır aşk, bilir misin?
Pırıltılı bir ışık seline yürürüz seninle, el ele, birlikte
Gülüşlerini aralar, o bal kovanına dalarım, gençlik iksiri diye
Aşkı da, hüznü de, özlemi de, içinde barındırır gül yüreklim sevda
Neyin kanadına tutunursan o olur, hangisini sevsen onu yaşarsın
Günahkâr toprakların suçu hep yalnızlıktır aslında, kimse bilmez
Uykudan uyandırıp seni bir masallara götürürüm, aklın bile ermez
Sonsuzluk yolunda koşar adım yürü şimdi, topuklarında alev
Unut zihnindeki anlamsız tüm soruları, çık dağların doruklarına
Sığınağımız olsun aşk, kayıp bir rüzgâr söylesin aşk türkümüzü
Seni güneşin kristallerine saklayacak bu yürek, unutacak ölümü
Bir uğultuyla sarılmak bedenine, aynı yolu yürümek seninle
Saçlarından yayılan sevda kokunu çekmek, en ücra yerlerime
Gözlerinde dans etmek, gülüşünde erimek, seninle sevişmek
Rüzgârın savurduğu yaprak gibi gökyüzüne saçlarını sermek
Aşkı bilmeyen serçe bedenine konsa gökyüzündeki bütün kuşlar
Coşkularla yeşertsem seni, sönmüş ışıklarını bir çırpıda yaksam
Hüzünlerden çıkar artık benliğini, ben aşkın en eski güneşiyim
Öpüşlerinle kavur bu aşk adamını, ben gönlündeki aşk dergâhıyım
Selahattin YETGİN