Asrın değişmeyen coğrafyasında
Ayaklar baş, başlar ayak olunca
Zulüm kılıcını yaman çalsa da
Eyvallah demedik kula kulluğa
Giyinip asalet elbisemizi
Şiire bandırdık kalemimizi
Ağıtlar, sürgünler,muhbir yüzleri
Canımızdan usandırdı bizleri
Yaşadık ölmeden kor cehennemi
Tutmaz oldu yüreğimizin dizleri
Umut rüzgarıyla açıp yelkeni
Bandırdık şiire kalemimizi .
Yiten canlar ile kanayıp durduk
Bütün saatleri acıya kurduk
Kederi şişeye kadehe vurduk
Ne intikam aldık ne hesap sorduk
Üstümüzde sağır dilsiz gökyüzü
Şiire bandırdık kalemimizi .
Bir acı kahvenin kırk yıl hatrına
Can simidi gibi sarıldık dosta
Kazık yedik günde belki üç posta
Acemi çıraktık olduk baş usta .
Vurmak için taşlara serimizi
Şiire bandırdık kalemimizi .
Gün oldu aşk ile yandı canımız
Hasreti soludu hep sol yanımız
Talan oldu yediveren bağımız
Yağmura karıştı gözyaşlarımız
Susturmak için vesvesemizi
Bandırdık şiire yüreğimizi .
Mutluluğa ramak kala kaçırdık
Hayal yüklü ne balonlar uçurduk
Coşkun ırmak idik akıp durulduk
Hayat yokuşunda koştuk yorulduk
Duysun diye sağırlar sesimizi
Bandırdık şiire kalemimizi .
MÇK