selamı sabahı çoktan geçtik
ilk lafı banaydı güneşin
geceyi kandırıp bilerek erken gelmiş
aslında birazdan kaçıp gidecektik
yanına almış eylül sabahını
işte demişti biricik eşin
saymış bir de rüzgarın hatırını
üşüdüğün aklına esmiş
ısıtmış işte fazladan sonbaharı
aslında yüzünden bahsettik
bir ağaç sallanıyordu erkenden
akşamı bekleyememiş bir kaç yaprak
dem vuruyorlardı kahverenginden
biz o gün geceyle çok dertleştik
hafiften bir bulutla ağlayarak
yıllarca haberimiz vardı sanki senden
neyseki çiseleyip geçiştirdik
bir toz bulutuydu gözlerimi yoran
elimde bir bilet kıvranırken
yürüyüşünden ne çok bahsetmiştik
yalnız saçların değildi üstümüze gelen
ha bir de seni en çok soran
kırmız bir gül vardı hani içimize çekmiştik
söylerdim sana dudaklarını çok kıskanan
yollar kısalıyordu sanki acele etmiştik
bir yudum çayla simit gelmişti masaya
kimseden kağıt kalem istememiştik
yanağını ezberlemişti ellerim
ne çok vardı oysa yarın akşama
peçeteye hiç yüz vermemiştik
unutuluyor değil mi
bitmeyecek sanılan o bir kaç dakika
Eskişehiri birlikte sevmemiş miydik
dr.süreyya önder