Bak; meltemli geceler, mehtap ve deniz… Şelale sesi suyun, uzayıp giden teraneleri
cırcır böceklerinin. Güneş ve yıldızlar semada. Aslında bu alemdeki her şey,; bu cümbüşler, bu
ebrulikler hep senin şerefine, senin . Varsa yoksa sen! Yeter de artarsın bile …
Geldiğinden
beri; en ferahlatıcı rüzgar senden eser her yönden. Sen de seyredilir denizlerin en mavisi . Med ve
ceziri; dalgaları kah azgın, kah sakin.
Hele yok mu yakamozların , çıldırtır
insanı.. Sen de çiçeklerin en solmazı ve müstesna rahiyası ve sen de meyvelerin
cümlesi. Sen nimetsin . Sen armağansın aleme,
sen yürekler de hüküm süren, saltanatı anlatılamıyan güzelliğinle…
Ay renkli
anlamlarla alemler yüklü gözlerin. Kuğu gibi çıplak boynunda emsalsiz bir koku
yüzerken, gülmeye hükümlü yanakların. İnci dudaklarında bale yapar gülücükler,
oynarlar çehrende. Bir meleğin kokusu yayılır can bahçelerinden tenine ve sen
tanrısal bir güçle tekrar çiçek açtıransın kurak, susamış gönüllere.
Kıskanmalısın
sahip olduklarından dolayı kendini. Sen umutların vahası..Bir serapsın ardına
düşülen. Kolay olmamalı sana ulaşmak,erişmek… Sen taht sürersin nice
yüreklerde, bilmezsin. Sen mutluluk,sevinç ve ışık dolu meleksin nice yürekleri
dölleyen sevdana.
Onlar; kala kalacaklar ışıksız bir kavşak da. Ne geç diyen var ne de
dur. Çoğu sen yokken de inan seninledir. Ve açsan da açmasan da bekleşeceklerdir
gönül kapında.
Düğmelerini
cömertçe çözmekte gün. Sevdalar her gün daha da örer mi örer ipliklerini
gönüllerden gönüle… Ne ırmaklar fışkırıyor gülücüğünden şelale şelale. Ne
güvercinler, ne serçe sürüleri besleniyor yanaklarında. Bir orman soluması gibi
yürekler. Nereden duyacaksın ki ?
Pencereni
aç. Bak; menekşeler takmış mor mor saçına gece… Sen ; boynu bükük bir sözcük
gibi saplanmaktasın biçare, yorgun yüreklere...