ÇOCUKLARIN GÖZ YAŞI
Şafak hicran eliyor, gece adlı elekten
Hergün başka bir sızı gün çalıyor felekten.
Çoçuktur kayıp eden varlığında özünü
Eğer cami önünde açtı ise gözünü!
Bir yangının içine akar göz yaşı akar
Anası babası sağ, yetim künyesi takar.
Bizleriz fidanlara isyanı zerk edenler
Düşünsün evladını sokağa terk edenler!
Kaldırımda can veren senin çoçuğun olsa
Ne yapardın bir düşün güzel çiçeğin solsa?
Merhamet kanlı bıçak merhamet kara çalı
Sol tarafım yanıyor huzur evden kaçalı.
Kelimeler titrerken ağrıyorsa sol yanım
Size tuaf gelmesin bu küçücük isyanım:
Bir çocuk sokaktaysa başlar çakal düğünü
Kulakların yalanlar gözlerin gördüğünü.
Bülbüller ah ederken her birinin sesine
Neden gözyaşı düşer yalnızca hissesine?
Nasıl ses çıkarmayız vahşet dolu anlara
Tecavüz edilirken o küçücük canlara?
Duyduğum her haberle parçalanırken etim
Nerede kontrol var, nerede var denetim.
Beyindeki soruyla boş kalmaz dert hanesi
Sapıklarla dolarken devlet yetimhanesi.
İşlenen kabahate ağır gelmez adalet
Ağla sızla istersen çağır gelmez adalet.
Bu boynum bükülüyor çocukları anınca
İyilik mağlup olup, kötülük kazanınca.
Yüreğime köz oldu her mısranın arası
Üzerinde benektir beyaz rengin karası.
Anlam arar kaygılar can çekişir içimde
Günden güne soluyor hepsi farklı biçimde.
Kimisi küçük yaşta satılıyor mal gibi
Kimi malı yüklenmiş taşıyor hamal gibi.
On dördünde bir kıza diyorlar küçük gelin!
Tam ucunda dönüyor ucu yanık pergelin.
Eğer sesi çıkarsa, töre çıkar ininden
Kim kurtarır onları insanlığın kininden.
Her gün binlerce umut yeşeriyor adında
Düşleri vuruyorlar, yaşama inadında.
Kızılca kıyamette fokur fokur elemim
Nasıl noktayı koyup sussun benim kalemim...
Şevkat içeri girer, kapılar aralansa
Nasıl uçar söyleyin güvercin yaralansa?
Bu tokadı onlara kahpe felek mi vurdu,
Hangi rüzgar esti de hangi ateş kavurdu?
Kış; davetsiz misafir kar yağar ince ince
Düşünürüm onları hazan vakti gelince.
Düşen kar ateş olur, dert sarar her yanımı
Sonbaharın ardından duymadan isyanımı.
Kıvranan şu sokaklar çocuklarla üşüyor
Ne Eylül hazanı var ne bir yaprak düşüyor.
İşte o an bağrımın ortasında bir sızı
Sizler attınız diyor bu topluma hırsızı.
Eskidendi çocuğun mutlulukla arası
Şimdi elinde tiner, ağzında sigarası
Mutluluğun bileti karaborsaya düşmüş
Bir mafya var ülkemde çocuklara üşüşmüş!
Nasıl bir vahşet ki bu çöplere atıyorlar
Çocukları öldürüp, organı satıyorlar.
Ona bir şey olursa yanar anne sinesi
O cennetten sunulan sevginin hazinesi.
Bir yavrunun çığlığı çıksa sinemi deler
Kapanır gözlerime birden kara perdeler.
''Çocuk'' adı geçince herşey yeniden başlar
Neyin intikamı bu, nedendir bu savaşlar ?
Boğazıma takılan ekmekte o aşta o
Neden söyleyin neden vurulur savaşta o?
Saklanır köşe bucak duysa bir silah sesi
Neden küçük bedende Azrail' in nefesi.
Karnımı doyuramam aşı yoksa tasında
Bütün ezgiler susar mutluluk notasında.
Onlar verir güneşe her an sarı ışığı
Onlar verir ateşe kızaran sarmaşığı.
Bir çoçuk yeşertiyor senin koca dağını
Kimseler el uzatıp kesmesin budağını.
Körpecik bir fidana nefretini ekleme
Kırıp çocuk kalbini büyür diye bekleme.
Susma ve sessiz kalma sende çare ne, öner
Bahsi geçen çocuksa nokta virgüle döner.
Onlar suç işliyorsa yok mu bizim suçumuz?
Şimdi beyaz kağıda kanasın avucumuz.
Çocuk dipsiz okyanus, ne sonu var ne başı
Ne olur hiç akmasın, çocukların göz yaşı!
ELİF KESKİN KARABULUT.../ŞİİRLERİN ŞAİRİ...
İMECE 31 ÇOCUKLARIMIZ KONULU ŞİİR İMECEMİZDEN ESİNTİLER...