Andelip mahlaslı kalemdaşimizin " Ben şair değilim" diye seslenen kalemine kalemimle cevap verdiğim bir dörttlükle doğdu şiir.
Sonrasında ise dörtlük karşilaması yaptık kalemlerimizi göstererek.
Keşke aba altından sopa göstermek yerine , kelâm üstünden kalemler gösterilse hep.
https://youtu.be/HaYusN0WJqA?si=B3JresDfzlQvmZRa
ŞU KALEMİM
Rüzgarların önüne atıp savurdu beni
Başımda kavak yeli estirdi şu kalemim!
Sönmeyen bir ateşe katıp kavurdu beni
Anbean talihime küstürdü şu kalemim!
Çıkarken usul usul hayatın katlarını
Ayağından vurdular yaralı atlarını.
Her gün başka bir keder kırdı kanatlarını
Gözüne uçan kuşu kestirdi şu kalemim!
Yüzü güne çevirip imrendi nicelere
İsyânkardı ezelden kahreden gecelere.
Doğduğu günden beri küskündü hecelere
İdam sehpası kurup astırdı şu kalemim!
Bağrında yanan ateş dönüşürken küllere
Kapıların ardından seslendi bülbüllere.
Sımsıcak elleriyle sevgi sundu güllere
Nice meçhul duyguyu bastırdı şu kalemim!
Derin bir deryam vardı içindeyse balıklar
Nezâketim üstüne çöktü tüm kabalıklar.
Üzerime geldikçe müzmin kalabalıklar
Tenha yerde gölgemi kıstırdı şu kalemim!
Gün oldu kaba sığdım gün oldu taştı bendim
Kızdı, esip- gürledi, nedense suçlu bendim.
Aynalarda şaşarken kendi kendine kendim
Öfkesini nefsime kusturdu şu kalemim!
Herkes takıp yârini gezdirirken kolunda
Heyhatt sınıfta kaldım hayatın okulunda.
Bildiğim tüm cümleler silindi aşk yolunda
Elif’i Elif’ ine susturdu şu kalemim.
Başımda kavak yeli estirdi şu kalemim!
ELİF KESKiN KARABULUT.../ SİİRLERİN ŞAİRİ...
Zamansız şiirler .../ 5 Ağustos 2025