Tam ben pes
etmişken yetiştin aslında yüreğime, her şey bitti derken geldin yerleştin
kalbime. Bildiğim, bilmediğim, söylenmiş, gizlenmiş, bütün kelimeler
anlamsızlaştı seni anlatmaya… Şu kısacık zamanda hayattan öğrendiğimi sandığım,
tecrübe edindiğimi sandığım birçok şeyi beynime tek tek yeniden işledin sen.
Öğrendiğimi sandığım şeyleri gerçeklerle yüzleştirerek birçok kez tokat gibi vurdun
yüzüme, incindim çoğu zaman, kırıldım bazen. Daha yeni sana alışmışken, ilk kez
yere ayak basan çocuğun sevinci misali mutlu olmuşken biranda çekip gitmek de niye?
Her şeyim kayıp gitti birden. Hayallerim,
umutlarım, mutluluklarım… Bunları düşündükçe gözlerim karardı birden. sözcükler boğazımda düğümlendi. Yutkundum,
kalbim titredi. Sen hiç hissettin mi karnında uçuşan kelebeklerin bir anda
öldüğünü? Kalbinin birden kimsesizler mezarlığına dönüştüğünü?
Ben seni ne çok sevdim. Ama sen bunu hiç
bilemedin. Benim aşkıma yalnızlık kucak açtı. Senin yokluğuna dokundum, içim
yandı. Odamın çıldırtan sessizliğinde sana seslendim. Yankısı döndü dolaştı, kendi sesim yine bana ulaştı. Anladım ki sen
beni hiç duymadın.
En çok neyi isterdim biliyor musun ey sevgili? Seni yazmak yerine yaşamak olsaydı kaderimde, ölüm kederlendirmezdi beni. Doya doya yaşardım seni ve o an ölümsüzleşirdim.
Nagihan Ak
Yazarın
Sonraki Yazısı