Işık saçan ışık

-Yalnız bir ses var hiç susmuyor devamlı aynı sözleri tekrarlıyor, uzayda yankılanırken bana hep huzur veriyordu. O ses ve ahenk olmazsa çoktan ben ve bazı arkadaşlarımız çıldırmış kendimizi yok etmiştik.

-Nasıl bir ses o acaba?

-Aynı sözler

O anda öğle namazı okunuyordu. Müezzinin hoş sesi dağlarda yankılanırken
Işık saçan ışık birden heyecanlandı havalar zıpladı, sevinç içinde.
-İşte bu ses işte bu ses nedir bu? Böylesine huzur dolu bir ferahlık veriyor ve hiç susmuyor.

-Bu mu ezan, Müminleri yani Allah’a iman edenleri beş vakit namaz ile kurtuluşa çağırıyor, bizi yaratan Yüce Allah günde beş vakit huzuruma gelin dediği için bu ses ile o vakit geldiğinde insanlara haydin gelin demek için Allah’ın huzurunu diye kurtuluşa çağırıyor.

-Nasıl, ben anlamadım?

-Belirli sözcüklerle, günde beş vakit yapılan namaza çağrıya “Ezan” denir. Ezan namaza dâvettir ve dünyadaki tüm Müslümanları birleştiren bir semboldür. Ezan okuyan kişiye “Müezzin” adı verilir. Ezan günde beş kez halka açık olarak minarelerden okunur.

-Şimdi içimdeki boşluk zaten bu sesle yok olmuştu, şimdi yine yok oldu gitti. Demek oluyor ki bunları bilmeyen bizler ve gezegenimizdeki tüm yaşayanlar Allah'ı bilmememiz ve onu tanıyamamış olmamız ve bu güzellikleri sevgiyi hissetmediğimiz için ondan mutsuzuz ve bedenimiz ve kalbimiz boş olarak cansız makinelerden medet umarak yaşıyoruz. Bana ALLAH 'ı anlatır mısın? Ama bak burada sustu ama uzayda hiç sesi kesilmiyor ki!

-Memnuniyetle bildiğim kadarı ile anlatmaktan zevk duyarım! Allah her yerdedir, bedenimizin her zerresinde onun eserlerini görürsün bildiğimiz ve bilmediğimiz her yerde o vardır, biz onu görme sekte o hep vardır. Ezan her bölgede birkaç dakika ara ile okunur ve yirmi dört saat hiç ezan sesi kesilmez. Sizler uzayda olduğunuz ve sesler uzayda duyulamaz demelerine rağmen, bu ses yankılanarak devamlı boşlukta yayılınca hiç kesilmeden size geliyor.

-Anladım.

-Ben seni bugüne kadar görmedim ve göremedim öyleyse sen yok muydun ben yok muydum?

-..?

-Şimdi seni görüyorum varsın, bir şey varsa ve kâinatta onun eserleri ile donatılmışsa görmemekle ona yok diyemeyiz, ben seni görsem de varsın, görmesem de. Vakti saati geldiğinde her şey görülür can dostum. Her hangi bir sayıları toplayarak gidersek yani bir, iki; bir iki daha üç, üç iki daha beş ve toplanarak giden sayıları en son sayıyı kendinden bir önceki sayıya bölünce nasıl ki" bir nokta, altı yüz on sekiz" çıkıyorsa ve hiç değişmeyen bir formülse ve gözle görülen bir gerçekse bunu bilsen de, bilmesen de nasıl bilenler biliyorsa onun gibidir

Uzun bir yürüyüş ve tatlı sohbet ışığı altında sevda

-Şimdi tatmin oldun mu?

-Evet, hem de kalbimdeki boşluk doldu!!Çok teşekkürler ederim. Ben gidince benim gibi arkadaşlarıma anlatacağım, tabim hepsine değil.
Kelimeleri karıştırınca her zaman olduğu gibi hafiften başına eğdiği gibi eğdi

-Kelimeleri yanlış söyleyince lütfen başını öne eğme, bu olağan sadece Allah’ın önünde başını eğ. Siz uzaylılar böyle genzinizden mi konuşursunuz?

-Evet, size değişik gelebilir

-Hayır, sadece meraktan sordum. Şimdi evimize dönelim, bizi merak etmesinler.

Işık saçan ışık belinde takılı duran üçgen mataraya benzeyen aletin kırmızı lambası yanınca, kolunu açarak iğne vurur gibi koluna içine yaklaştırarak kırmızı düğmeye bastı ve ışık bir anda yeşil oldu. Sevda hayretle

-Bu yaptığın nedir açıklar mısın?

-Bu bedenimiz nasıl anlatsam sizler gibi anlatayım bedenimiz acıkınca boş kalınca yemek için bitkilerin öz suyunda üretilmiş besinleri kolumdan vücuduma gönderdim.

-Anladım, acıktınız ve yemek yediniz?

-Tamam, öyle gibi! Artık bunları yutmaktan usandım, şöyle güzel yemekleriniz den olsa da bir yesem diyorum.

-Öyleyse ben size gerçek bir yemek hazırlayayım birde onun tadına bakın bakalım hangisi daha güzelmiş?

-Tamam, olur, bana soğan ekmek sözün vardı unutmadın değil mi?

-Dün hazırladım, ama sen uykuya dalınca yiyemedin kadar güzel uyuyordun ki uyandırmaya kıyamadım

- Hatırlıyorum evet. Kıyamadım ne demek?

-Uyanmanızı istemedim, gönlüm razı gelmedi!

-Bu bitkiler ne kadar güzel?

-Dağ çiçeği, dağda yaşarlar yani burada yetişir başka yerde yetişmezler.

-Rüya, hülya gibi, yine kelimeleri karıştırdım beni analdınız değil mi?

-Evet, sizi gayet iyi anlıyorum, endişe duymayın bu konuda özgürce düşüncelerinizi sorularını sorun ve anlatın.

-Sizdeki bu güzellik bizdekin de gibi değil, ben hayret duyuyorum

- Can dostum güzellik yüzde değil, kalp de olan güzelliktir, bu güzellik gelip geçicidir

-Aramızda fark yok diyorsun?

-Evet, şeklimiz, yüzümüz değişik olabilir, sizler biraz kısa ve gözleriniz kenarı biraz yuvarlak gibi duruyor, başkada bir farkımız yok farkımız bilgi bakımından, farkımız vardır dünyada ve Allah’ın katında başkada yoktur .Bu bilgiyi üstünlük elde etmek için kullanmayız ve kullanmamız bilgiye ihanet olur can dostum ışık saçan ışık.

-Her şey beraber konuşuyor,söylüyor aynı hislerle kalpler çalışıyor?

-İyi anlamışsın! Gel sana sarılayım can dostum.

Süleyman Haydar’a

Mehmet Aluç

__________________
Mümin tövbe ile merhamet ister Rabbin'de affı için
Selam ve dua ile...
( Şifreler Ve Uzaylı Kardeşliği-10.bölüm- başlıklı yazı kul mehmet tarafından 29.12.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu