Bölüm 1.
Güzel bir sonbahar öğlesi,Eylül son demlerinde
Penceresinden bahçesi seyrediyor Kudret hanım,sallanan sandalyesinde,dizlerinin üstünde yumuşak bir battaniye birkaç kitap ve resimler
Hafif bir meltem,her esişi boş değil bu sever,çoğalıyor yaşlı kalın gövdeli çınarların dibinde rengarenk yapraklar.
Hüzün göle atılan bir taş gibi genişliyor muhteşem bir ahenk derin bir içleniş
Sanki var olan her şey birbirini hüznü koyulaştırmak adına zorlamış
İçeri giren hemşireye nerdeyse kızdı kızacak
Kudret hanım kapıya vurdum duymadınız kaç kez,özür dilerim
Kudret hanım ses vermiyor pencereden dışarı bakmaya devam ediyor
Size bir arkadaş geldi yan odaya yerleştirdim şimdi
Kudret hanım yine suskun
Akşamın kızıllığı tam karşışında beyaz duvarda bir ışık şöleni
Hemşire giriyor içeri hiç konuşmuyor tekerlekli sandalyeye kudret hanımı yerleştiriyor bahçeye çıkıyorlar
Hafif bir serinlik
Keşke bir battaniye daha alsaydım üşürsünüz belki,durun siz burda ben bir battaniye alıp geleyim.
Kudret hanım bahçede gözlerini kapamış başını dayamış ölü gibi.
Aradan yarım saat geçiyor gelen yok,kudret hanım üşüyor
Bir saat geçiyor yine kimse yok.
Akşam ve hava soğuk
Güzel bir koku ve sıcaklık sarıyor birden kudret hanımı,hiç tanımadığı bir kadın üstündeki kanve rengi örgü şalını doluyor kudret hanıma,içeri götürmek istiyor ama başaramıyor.Bayağı bir uğraştan sonra sandalyenin frenini buluyor ve kaldıryor.
Sezsizce kudret hanımı yukarı çıkarıyor ama ortalıkta kimse yok.
Tek bildiği yer olan odasına götürüyor,yatağın üstünde ki battaniyeti kudret hanımın dizlerine örtüyor.
Kudret hanım henüz açılmamış tahta bavula bakıyor anlıyor.
Telaşla bir hemşire giriyor içeri
Şükriye hanım neden bize haber vermiyorsunuz, neden akşam yemeğine inmediniz
her yerde aradım kudret hanımı neden orda bırakmadınız
İkiside sezsiz ve ilk kez birbirlerinin gözlerine bakıyorlar çaresiz
Size yemek yok bu akşam,saat yedi de yemek haneye ineceksiniz demedim mi
Kudret hanımı odasına götürüyor,
Kudret hanım masanın üstünde ki kalem ve kağıda doğru arabasını sürüyor, bir şeyler yazıp hemşireye veriyor
Ama Kudret hanım nasıl olur,
Kudet hanım sezsiz
Peki nasıl isterseniz
Şükriye hanım odaya giriyor çekinerek,çekingenliği şaşkınlığa dönüşüyor,
Güzel döşenmiş temiz kocaman bir oda hiç kendine verilen odaya benzemiyor
Hemşire bir araba ile giriyor yemekleri camın önünde ki masaya koyarken
Şükrüye hanım Kudret hanım sizinle yiyecekmiş yemeğini ama tek bu günlük
Şükrüye hanım hala suskun ve durgun yemeklere dalgın bakıyor
Tavuk çorbası,zeytinyağlı yeşil fasulye pilav salata ve tatlı hemde iki kişilik
Hemşire çıkıyor,yemekler masada ve kocaman bir şaşkınlık hala devam ediyor
Allah sizden razı olsun çok acıkmıştım
Kudret hanım başıyla ye diye işaret ediyor,
Gece karanlık,koridorda bir kaç lamba yanıyor
Şükriye hanım yadırgadı yatağını uyayamıyor
Çıkıyor koridora dolaşmaya başlıyor
Bir inilti,kapıyı usulca açıyor
Kudret hanım ter içinde inliyor
Hemen odasında ki tahta bavulu darmadağın ediyor elinde bir çıkınla tekrar giriyor
Kudret hanımın masasına bakıyor
İşte elektrikli çaydanlık
On dakika sonra Kudret hanımın başını doğrultarak bir şeyler içiriyor
Kudret hanım yatağında Şükrüye hanım koltukta sabah oluyor,
Hemşirenin elinde bir tepsi ilaç,
Şükrüye hanım şaşkın
Kudret hanımın ellleri kolları iğnelerden mos mor
Kudret hanım iğneleri itekliyor,ayaklarını yataktan aşağıya uzatmaya çalışıyor
Sen ne arıyorsun burda diyor hemşire
Kudret hanım yine bir şeyler yazıyor
Ama kudret hanım nasıl yani sizinle mi kalsın istiyorsunuz,oğlunuz kızar duyarsa
Kudret hanım yazdıkça yazıyor,
Yağmur sis ve vakit öğle
Kudret ve Şükriye hanımın yatakları yanyana üstelik odada her şey var Şükrüye hanım seriyor seccadeyi namaza kılıyor,sonra bir şeyler okuyup bir bardak suya okuyor,Kudret hanıma içiyor,
Kudret hanım o kadar mutlu ki çünkü Şükriye hanım ne çok annesine benziyor
Şükrüye hanım o kadar mutlu ki yanında kaldığı,hizmetini gördüğü bir ay önce ölen Leyla hanıma ne çok benziyor.
Şükriye hanım soru sormuyor merak etmiyor,kudret hanımda.
Sabah herkes uykuda Şükriye hanım namaza kalkmış,Kudret hanımı sıkıca giydiriyor alaca karanlık bahçe ve tekerlek sesi,bahçenin sonuna kadar gidiyorlar,
Ne kadar güvercin,kuş varsa hepsi yerde,
Nasıl bir mutluluk nasıl bir teslimiyet
Oysa kış yakın,ne yerler,üşümezler mi, neden umursamıyorlar,sanki tek bu ana aitler ne dünleri var nede yarınları ama güvercinler serçeler çok mutlular
Bir bülbül sesi deliyor şafağı ardından ezan,
Gün aydınlandıkça dünya kararıyor
İnsanlar telaşla koşturuyor,saldırıyor
Kuşlar meydanları onlara terk ediyor
Kudret hanım zorlayarak kendini Şükriye hanıma gidelim diyor
Şükriye hanım arabanın arkasına geçiyor
Hayır bu tarafa
Dışarı mı
Evet
Ama yasak bize kızarlar
Sen sür vakit kaybetme
Kapıda bekçi yok bak çok şanslıyız
Bir taksiye biniyorlar güzel bir evin önünde duruyor taksi
Kudret hanım sandalyesinin arkasında ki çantaya uzanıyor,taksi parasını veriyor,bir anahtar çıkarıyor
Aç hadi
Telaşla eski ama muhteşem bir villaya giriyorlar
Kudret hanım tozlanmış yerlere örümcek ağlı duvarlara bir göz atıyor
Hızlıca ahşap bir dolabın çekmecesini açıyor
Şükrüye hanım kartı uzatarak
Hemen köşede bir pastane var bu numarayı ara
Kudret hanım sizi evde bekliyor çabuk gelin de
Bir saat sonra befendi kibar bir adam geliyor
Kudret hanım kudret hanım nasılsınız sizi çok merak ettim haber alamadım
Nerdeydiniz
Burdayım bakın,çanta sizde mi hala
Hayır efendim ama
Tamam anladım o kadarı kafi
Gidelim
Ali bey çiftliğe gidelim acele edin
Hızlıca uzaklaşıyorlar
Ali bey biliyor muşuz,kuşlar
Yaşadığı hiç bir şeyi sorgulamadan yaşadığına şükrediyor,yaşamak çok güzel olmalı değil mi
Ali bey Şükrüye hanım yüzünden tedirgin dinlemiyor
Bu hanımın adı Şükriye, dün tanıştık
Dün mü,
Evet, telaş etmeyin.Annemin kokusu,hiç unutmamımışım meğerse,
Gelmek üzereyiz efendim
Arabayı görmesinler,siz gidin anahtar sizde de olmalı,üst katta yerini biliyor sunuz
Peki efendim
Şükrüye hanım şaşkınlığınızı anlıyorum,çünkü bende şaşkınım.
O gördüğünüz ev,bu çiflik hepsi rahmetli eşimindi,beş yıl oldu.
Oğlum, gelinim,kızım ve damadım,
İstedikleri zaman ölememiştim,babaları ben ölene kadar her şeyini bana bıraktığını vasiyet etmiş,
İstedim ama ölemedim,ölmek kolay değilmiş.
Sizin çocuklarınız
Benim olmadı,yanında kaldığım bir hanım vardı o vefat edince ortada kalmayım diye hanımımın oğlu Allah razı olsun.Ali bey
Ali bey eşimin ve benim avukatatım aile dostumuzdu.kırk yıldır.tam kırk yıl,ah Ali bey
Geliyor
Kudret hanım ,çiflikte kimse yok ve sanırım satılığa çıkarmışlar
Hadi gidelim Ali bey
Bir hafta sonra
Güneyde deniz kenarında bir kasaba,önünde portakal,limon ağaçları,
Kudret hanım koltuk deynekleriyle yürüyor artık,Şükrüye hanım çay getiyor tepside
Ali beyin önünde evraklar
Kudret hanım,nerdeyse hallettim sayılır işleri,pasaportlarımız da tamam
Nereye gideceğiz
Hindistana Ali bey, Hindistan a gidiyoruz.
Rahmetliyle hep gitmek istemiştik ama hiç vakit bulamdık çalışmaktan,şimdi beraber gideceğiz
Şükrüye hanımın denizin dalgalarında kaldı gözleri
Ölmesi için bırakılmıştı daha on gün önce,önünde ki tek seçenekti.Ne olmuştu böyle birden bire.
Oysa bir koca ömür tükenmişti,hiç bu kadar mutlu olmamıştı bu güne dek
Hayattın sınırı ölümdü elbet,yaş aldıkça,ölmüş taklidi yapmak,ne büyük ihanet,
Mucizeler seni bulmazsa,sen bir mucize yarat,
En çılgınından olsun,yaşanılan her şey hayata,hislerse insana ait,
Ne hissediyorsan o sun
Acele et..