Dünya ters yüz olup da bir gün ışık sönerse.
Işık yansır sevgiyle sevmek gerek yıldızı.
O da yalnız kalıp da boz bulanık dönerse.
Belki kısır döngüyle sevmek gerek yıldızı.
Gelir geçer bu günler ürkütmeyesin sakın.
Var mı gidip dönenler varsa kafaya takın.
Bir kahkaha bir tufan sürüp gider nar-ı gün
Acıyı yaşıyorsak elbet güleriz bir gün
Belki yarından yakın bakarsın belki bu gün
Züle zam yapılmazsa evren denizdir o gün.
Anlatılmaz acılar sürüp giderse cezam.
Yetmez olur heceler, olsam Şair-i Azam!
Farz et gülümser anan daha ölmemiş baban.
Al başını çık dağa yürü aşınmaz taban.
Aşındır şu yolları boşa değildir çaban.
Farklı ol gözden ırak varsın desinler yaban.
Azı çok yaptılarsa kesrette ise ekser.
Sevgiyle kes cezayı yatağı oraya ser.
Ne duy ne tat bir şeyi emir ver beş duyuna.
Umurunda olursa mum dikerler soyuna.
Açılıp enginlere yön ver kırık hoyuna.
Gez bütün denizleri enine ve boyuna.
Karada yüzemezsin su olup çöle dolsan.
Böylesi gezemezsin kaptan-ı derya olsan.
Çağırın şu Lokmanı bu gönül yine hasta.
Yine ağlar gözleri yine yüreği yasta.
Merhem bulunmaz demiş güzel söylemiş usta.
Gün güneşi sun bana içeyim bakır tasta.
Abdal Musa değilsek onun gibi aydanız.
Güneşi içenlerle bil ki aynı soydanız.
29 Nisan 2015 Saat 17.35
Güzelçamlı-Kuşadası
Mehmet Fikret ÜNALAN