Zaman sayacında vakit ikindi
Gün ayrılık rengine vurmuş tabloda
Güneş sessizce kapatırken gözlerini
Havada narçiçeği bir kızıllık
Akşamın serencamını izlerken
Buğulu tebessümler nazar ediyor
Mevsimin karanlığına
Şafağın kızıllığı değil miydi?
Gündüzün habercisi,
Gecenin siyahını anlatan
Nedir mekâna sığmayan
Asra sığmayan bu sır
İçimde dizi dizi ağrılı acılar
Nedir bu kahır dolu buruk hüzün
Yılgın bir nehir gibi bezgin hayallerim
Ruhumda esen mazinin külleri
Akşam garip hüznünü kuşandı
Akıp giden suskunluklarım coştu
Sessizliğin lal sekinesi kalktı üzerimden
Lisanımda kanadı kırık pervaneler
Mahmur makamında
Hıçkırıklarım dilsiz
Cismi ruhumda ezeli bir sır
Yaban eller okumasın küskün kelamımı
Vurgun yemiş misali dimağımda sanrılar
Dudak ucu yaralarımda sancılar
Yalnız yaşanan bir hüznü bölemezsin
Ateş olur kızıllığında Akşamın
Güneş kaybolur utancından
Kanayan dilime bir dua dokunur
Hasbünallahü ve ni'melvekil!
Allah bana yeter, O ne güzel vekildir
Ve bir suhulet düşer gönlüme
Tüm hüzünlerim abat olur
Ben hüznümü ancak sana arz ederim
Nuray AYHAN…