Adı Mahinûr (9.ve son bölüm )


Adı Mahinûr idi zeytin gözlü güzelin
Öyle bir güzeldi ki mührü gibi ezelin

Zeytuni bakışları Çigân gibi yaralı
Güneş esrik doğardı ona gönül vereli

Mütebessim yüzünde gamzeleri yanardı
Onu ne zaman görsem ta ciğerim kanardı

Hüzün mahkûm olurdu onun olduğu yerde
Aşka âşık olmanın lokmanıydı o derde

Dudak kıvrımlarında gizli sancılar vardı
Esrar-ı şahanemdi o ne güzel bir yârdı

Nerde bir yetim görse yardımına koşarı
Hasta yoksul ve yaşlı yardımıyla coşardı

Vefâ şahikâsıydı merhamet deryasıydı
Kaf dağından süzülen insanlık rüyasıydı

İki katlı evinden şen sesleri taşardı
Mahinûr ninesiyle nede mutlu yaşardı

Bahçede manolyalar gülen yüzü gibiydi
Saksıda fesleğenler onun izi gibiydi

Yazdığı son mektupta ”ey dil-hûn’um” diyordu
“Bilemezsin bu gurbet sinemi nasıl yordu

Hiç mecbur kalmasaydım gelir miydim buraya
Bir bilsen ne acılar ekleniyor yaraya

On gün sonra ordayım sakın üzülme emi
Damarlarımda gezen sevdamın hasret demi

Bize uzak olmalı kalbi kirleten gurur
Ve sadece seninle olur bu kalb-i sürûr

Mahkeme biter bitmez mutlaka yanındayım
Ayrılık acısından intizâr anındayım”

On gün geçmek bilmedi sanki zamanım durdu
Kahır dolu saatler böğrüme kazma vurdu

Heyhat ne gelen vardı ne de ondan bir haber
Nerdeydi o gül feşân neredeydi o mücver

Her gün sokak başından evine bakıyordum
Kapalı perdelere ağıtlar yakıyordum

Yeşil atlas perdeler camlarda sanki esir
Tonlarca kâğıt olsa tâb’a yetmezdi nesir

Söz vermişti mutlaka gelecekti o dildâr
Yokluğun yokluğunda sanki yasaktı didâr

Anlaşılmaz hâllerin tuğyânında duçârdım
Korkularım korkmuştu korkusunda naçârdım

Razıydım gelse idi feleğin her şartına
Sanki bu sessizliğin ardındaydı fırtına

Ürperiyordu gece ay sessiz ağlıyordu
Bülbül sine zâr’ımdan gözünü bağlıyordu

Neydi bu acı Ya Rab neydi bu bendeki kor
Mahinûr’un efkârı ölümden de daha zor

Sensiz bir yanım öksüz gönül sarayım çorak
Bir damla suya muhtaç ümit pınarım kurak

Asırlara bedel eş on gün ne kadar uzak
Heyhat görülmemişti bahta kurulan tuzak

Meğerse erken bitmiş Mısır’daki mahkeme
Erken yola çıkmışlar bitince muamele

Bir hayli yüklü imiş Paşa dede mirası
Çıkmadan zekâtını dağıtmış gün arası

Kalan mirası alıp Kahire’ye inmişler
Ninesiyle birlikte bir gemiye binmişler

Üç gün sonra denizde kopunca büyük tufan
Mahrum kalmış içinde yüzlerce masum insan

Çok geçmeden dev gemi yan yatmış yavaş yavaş
Güvertede karmaşa sanki büyük bir savaş

Su üstünü doldurmuş onlarca küçük kayık
Ağlayan ağlayana gözlerde korku büyük

Mahinûr’la ninesi birbirine sarılmış
Gözlerinde korkunun çizgileri yarılmış

O nur yüzlü ninesi sığınmış Hakk katına
Medet ya Rab diyormuş İsm-i Âzâm adına

En son öyle görmüşler ninesiyle dil hûnu
Sonrasını bilen yok kimse bilmiyor sonu

Öldüğünü gören yok belki de derya yuttu
Ya da Rahmet yetişti deniz üstünde tuttu

O söz verdi gelecek kim ne diyorsa desin
Ahh be gözleri karam söylesene nerdesin

Yandı yıkıldı dünya herc-ü merc oldu rüya
Yağmur yüklü bulutlar mezar oldu uykuya

Ve hâlâ yolarında yolunu bekliyorum
O ölmedi diyerek dualar ekliyorum

Hey Makberî Mahinûr belki sedâya gelir
Yer yarılır gök çöker kalb-i gedâya gelir

Makberî ……..22/10/2009………22:45…İst
( Adı Mahinûr (9.ve Son Bölüm ) başlıklı yazı Ahmet Akkoyun tarafından 12.11.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu