BİN BİR TELAŞ
Huri misin melek mi, görmeye imkan mı var ?
Yağmur değil ,göl değil ,göz ağlar telaşından
Hangi bağın goncası dermeye imkan mı var ?
Falcı değil ,fal değil ,yüz ağlar telaşından.
Hep güneşi beklerdik doğdu doğacak derken ,
Düşer can denen çınar yere ya geç ya erken
Hazana mı gül ektik mevsimde bahar varken ?
Bülbül degil ,gül değil, güz ağlar telaşından .
Bu şiiri, gözümü silerek yazıyorum
Canımı bin parçaya bölerek yazıyorum
Son nefesimi verip ölerek yazıyorum
Kabir değil ,sal değil ,bez ağlar telaşından.
Kurumuş vahaların valisi demişlerdi.
Sorana Belceğiz'in delisi demişlerdi.
Defter ile kalemin velisi demişlerdi.
Kalem değil ,dil değil ,söz ağlar telaşından.
Nereden bileceksin kendime yettiğimi
Nereden gelip benim nereye gittiğimi ,
Anlattım satır satır eriyip bittiğimi
Canan değil, el değil ,öz ağlar telaşından .
Kollarımdan çarmıha çak ister utanmadan
Yaşlanmış gözlerime bak ister utanmadan ,
Yetmez dersen bir daha yak ister utanmadan
Duman değil ,kül değil ,köz ağlar telaşından.
HARUN YILDIRIM
(
Bin Bir Telaş başlıklı yazı
Harun Yıldırım tarafından
17.06.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.