Açılım Hakkında
Son günlerde yaşadığımız olaylar, bana halâ rüya gibi geliyor, inanmakta zorlanıyorum…
Devletimize isyan etmiş, askerlerimizi pusularda şehit etmiş, köylerimizi basarak silahsız insanları ,kadın ve çocukları acımasızca katletmiş eli kanlı, vahşi bir terör örgütünün üyeleri, ellerini kollarını sallayarak Türkiyeye geliyorlar.
Pişman falan değiliz, gururluyuz. Sizden af istemeye değil , liderimiz emrettiği için geldik diyorlar..
Devletimizin kanunlarına göre kurulmuş ve meclisimizde bu milletin emrinde çalışacağına yemin etmiş bir partinin organizesi ile kahramanlar gibi davul zurna, halaylarla karşılanıyorlar..
Ayaklarına savcılar gönderiliyor, yıldırım hızıyla serbest bırakılıyorlar.....
Bu sahneler karşısında, belkide ilk defa evlat acısını tüm şiddetiyle hisseden şehit ana-babalarına, yetkili şom ağızlar tarafından sükünet tavsiye ediliyor. İçindeki acıya dayanamayıp konuşmak için ortaya çıkanlar ise, pkk’lı köpeklerin meydan ve sokaklardaki rezilliklerini kenardan seyretmek için emir almış polisler tarafından ağızları kapatılarak hoyratça susturuluyorlar…
Gaziler, kaybettikleri uzuvlarına takılan protezleri ve kendilerine verilen takdirnameleri yere fırlatıyorlar, aldıkları madalyaları devlete geri iade etmek istiyorlar.
Dünyanın en eski ve köklü milletlerinden biri olan Türk milleti ve bu milletin günümüzdeki en güçlü devleti olan Türkiye Cumhuriyeti devleti, bir avuç eşkiyaya teslim olmuş durumda.
Amerika ve AB’den alkışlar tutuluyor, kimliğini unutmamış, soysuzlaşmamış, tasma takmamış Türk milletinden ise gözyaşları akıyor.
Hiç kimse kıvırmasın, görünen manzara bu…
Peki nasıl geldik bu noktaya, suçlu kim veya kimler?
Yıllar boyu toplum mühendisliğine soyunup, milletin değerlerini hiçe sayarak fabrikasyon insan tipini dayatan ”çağdaş” kafalar.
Milli sıfatları tamamen törpülenmiş, milletin manevi değerlerine karşı kullanılan bir Atatürkçülüğü, aba altından bir sopa gibi millete karşı kullanan sistem kuklaları.
Vatan satılırken, bağımsızlığımız ipotek altına alınırken, ABD ve AB gibi emperyalistlerin dayatmalarına boyun eğilirken kedi gibi miyavlayıp, bugünkü iktidarın oy kaynağı olarak kullandığı başörtüsü konusunda aslanlar gibi kükreyerek bu insanları iktidara taşıyan ”aydınlar”
Batı emperyalizminden aferin ve ödül alabilmek için var güçleriyle Türk ismine ve onun değerlerine küfreden yazar-çizer-sanatçı-bilim adamları.
Milli benlik ve devletin bağımsızlığından önce keselerini ve yeni kazanacakları pazarları düşünen işadamları.
Tüm bunlar karşısında çalışmayıp, yan gelip yatan bizler.
Kimse bana millet iradesine saygı göster falan demesin..
Bir torba erzağa, üç beş çuval kömüre iradesini satabilen, balkonuna ”bu evde satılık 8 oy var” levhasını asabilen, gündelik hayatta her türlü haramı işlerken, illede müslüman Cumhurbaşkanı-başbakan tiyatrosunda gönüllü figüranlık yapan, sistemin yanlışlarına kızıp devletin temelinin dinamitlenmesine göz yuman, ”Sultanım siz mübareksiniz, sizden hata sadır olmaz” anlayışıyla bu iktidarın her hatasını savunan , yellenseler bile ”vardır bir hikmeti” diyebilen % 40 benden saygı beklemesin.
Dedelerinin kanlarını, canlarını vererek vatan ve bağımsız yaptıkları bu toprakların,emperyalizmin bir kolonisi haline gelmesine çanak tutan bu güruh, torunları tarafından lanetleneceklerdir.Erzak torbalarının ve kömür çuvallarının bedelleri, mezarlarına tükürülmek olacaktır.
Bu iradeye zerre kadar saygı duymuyorum, sadece zavallılıklarına acıyor, düştükleri bu zelil ve rezil duruma üzülüyorum..
Evet yukarıda saydığımız bu günkü vaziyetimizin sorumluları, bir yerlerine , payları kadar kına yaksınlar, bu eser onların eserleridir..
Tarihimizin hiç bir devrinde olmadığı kadar büyük bir kuşatma altındayız..
Karşı karşıya defalarca cephelerde, cephe gerisinde çarpıştığımız emperyalizm, her defasında milli duruşumuz ve manevi zenginliğimiz karşısında yenilmişti.
Yurdumuzda bugün emperyalislerin , aydın, çağdaş, yazar, çizer, sanatçı, hacı, hoca, şeyh, siyasetçi taşeronları var. Bizi çözdüler, tek yolun bizi içimizden vurmak olduğunu anladılar.
Bundan tam 1275 yıl önce Türk hakanı Bilge Kağan, kendisinden sonra gelecek Türk nesillerine bir vasiyet niteliğide taşıyan yazıtları diktirmişti. Çinmilletinin yerine ”ABD ve AB” kelimlerini koyarak lütfen okuyun.
Çin milletinin sözü tatlı, kumaşı yumuşak, yani armağanı çekicidir. Çinliler bu tatlı dil ve çekici armağanlarla uzaktaki milletleri kandırarak kendilerine çekerler. Yakına çekip kondurduktan sonra da fitne bilgisini yayarlar. Uzaktaki kavimler Çinlilerin ne fesatçı olduklarını ancak o zaman anlar.Ey Türk Milleti! Tatlı sözlere, yumuşak armağanlara kandınız ve birçoklarınız öldü.
Yine yanılırsan ve güneydeki Çogay Ormanına, Tögültün Ovasına gidip yerleşirsen, ey Türk milleti, öleceksin!Oralara gittiğiniz zaman Çin'den gelen kötü kişiler aranıza sokulur ve sizi şöyle kandırırlar: "Onlar uzaktakilere kötü, yakındakilere iyi armağanlar verirler".Nice bilgisiz kişiler bu sözlere kanıp oralara gitti ve öldüler.O yerlere varırsan ey Türk milleti, öleceksin! Ötüken'de kalıp, oralara kervan ve kafile gönderirsen, sıkıntın olmaz.
Ötüken Ormanında oturursan, ebedî il tutarak oturacaksın. Tok olacaksın! Ey Türk Milleti! Sen, aç olunca tokluk nedir bilmezsin, fakat tok olunca da açlık nedir düşünmezsin! Böyle olduğun için, seni yüceltmiş olan kağanının sözünü tutmadın. Onun sözünü almadan yerden yere vardın. O yerlerde tükendin. Geri kalanlarınla, daha da zayıflayarak öle yite yürüyordun...
Bir ”Avrupa birliği üyeliği” yeminin arkasından koşan, o yeme kapılan Türk milletinin düştüğü bu günkü durum ortada..Tarihten ders aldığımız pek söylenemez.
Hiç çekinmeden ”mütareke basını” olarak adlandırabileceğimiz bu günkü basın, özellikle cemaat organı olan gazete ve televizyonlar, emperyalizmin emrinde yayın yapmakta, batının şiddetle ihtiyaç duyduğu, Çevresindeki müslüman devletlerle düşman, İsrail ile dost ve müttefik, AB-D’ ye minnettar bir Kürdistan devletinin dünyaya getirilmesi,ortadoğuda AB-D’güdümünde rejimler in iktidara gelebilmeleri, kilise ile işbirliği içinde bir İslam anlayışının hakim olabilmesi için Türk milletini hazırlama, alıştırma vazifesini yerine getirmektedir.
Türk milleti içerisinde en fazla %7 civarlarında olan kürt kökenli insanların en ufak faaliyetleri bile dakikalarca ana haber bültenlerinde verilmekte, Türkiyenin her tarafında bunlarla ilgili görüntüler televizyonlara taşınmaktadır. Türk milleti psikolojik olarak yıldırılmak istenmekte, direnci kırılmaya çalışılmaktadır..Alelacele çekilen diziler ise hissi yönden Türk milletini razı etmeye yönelik…
Maalesef durum kaba hatlarıyla bu şekilde.. Taa Özal devrinde emperyalizmin Türkiyede sahnelemeye başladığı oyun, final bölümüne doğru yaklaştı…
Nasıl Bilge Kağan döneminde, Yıldırım Beyazıt döneminde, istiklâl harbinde Türk milletine kefen biçilirken dimdik ayağa kalktıysak, bu kahpe oyunlarıda Allahın izni ile bozacağız.. Emperyalizmin zincirlerini yine kıracağız..
Kürt kökenli insanlarımızı her zaman öz kardeşimiz gördük, özümüzden ayırt etmedik. Yine öyle görüyoruz, gelecektede öyle göreceğiz.
Ama ana-baba bir öz kardeşimizde olsa , devletimize ve vatanımıza ihanet edenleride düşman bileceğiz, davranışımız düşmanca olacaktır.
Bugün saf Kürt şehri diye yutturulmaya çalışılan Diyarbakır’ın Türklük tapusuna belge mi arıyorsunuz?
On Gözlü Köprü,Ben-u Sen, Akkoyunlu Hükümdarı öz be öz Diyarbakırlı Uzun Hasan, yine Diyarbakırlı Karayülük Osman ,Diyarbakır'ı başkent yapan ,Diyarbakır'ın dağını taşını yurt edinen Bayındır Türkmenleri, Yedi Kardeş burcunda taşa kazılmış öz Türkçe isimleri ile Diyarbakırlı yedi kardeş, Karacadağ. Hala Orta Asya Harzem'de yaşayan Basmıl Türkmenleri'nden ismini almış olan Bismil.
Daha yüzlercesi sayılabilir..
Vatanımızın en son kum tanesinin bile adı Türkiye, tek resmi dili Türkçe, milletinin adı Türk milletidir.
Bu kavramları kıyamete kadar tartışma konusu yaptırmayacağız.
Bugün uyutulmuş olan Türk milleti, mutlaka birgün uyanacaktır.
Emperyalizmin gazı ile şişenler, bu sahte büyüklüğün, üzerine uykudan uyananlar tarafından basılınca, patlama rizikosunuda içinde taşıdığını bilmek durumundalar..
Bilmiyorlarsa, tarihte birçok kere olduğu gibi ” emperyalizmin mayın eşeği” işlevini yerine getirecek ve unutulacaklardır…
Hürmetlerimle
(
Açılım Hakkında başlıklı yazı
sebahattin-o tarafından
15.11.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.