Kırıcı, dökücü eylemler ile
Düzelmez bu ülke, düzelmez gardaş.
Bölücü, yıkıcı söylemler ile
Düzelmez bu ülke, düzelmez gardaş.
Kalbimiz hep mevki için attıkça,
Çıkarları yurttan üstün tuttukça,
Her gün böyle yan gelip de yattıkça
Düzelmez bu ülke, düzelmez gardaş.
Atanın izinde yürümedikçe,
Gönülleri sevgi bürümedikçe,
Kalplerdeki buzlar erimedikçe
Düzelmez bu ülke, düzelmez gardaş.
Yurdumuz hep fabrikayla dolsa da,
Her hafta, her sene seçim olsa da,
İktidarı babam bile alsa da
Düzelmez bu ülke, düzelmez gardaş.
Allah’ın ipine sarılmadıkça,
Hepimiz ok gibi doğrulmadıkça,
Aşk ve sevgi ile yoğrulmadıkça
Düzelmez bu ülke, düzelmez gardaş.
Bir olmazsa özümüzle sözümüz,
Doymuyorsa yüreğimiz, gözümüz,
Eğer çalışmazsa yüzde yüzümüz
Düzelmez bu ülke, düzelmez gardaş.
Karamsar olmama vardır bin neden,
Yurda adanmadan bu can, bu beden,
Kalplere dördünce cemre düşmeden
Düzelmez bu ülke, düzelmez gardaş.
Adaletin terazisi şaştıkça,
Ahlaksızlık boyumuzu aştıkça,
Hep biz çalışıp ta el paylaştıkça
Düzelmez bu ülke, düzelmez gardaş.
Kederde, sevinçte birlik olmadan,
Teröre, şiddete çare bulmadan,
Özümüze, kendimize gelmeden
Düzelmez bu ülke, düzelmez gardaş.
Yanık Ozan, yetim hakkı yedikçe,
Bencil ruhlar gibi ‘hep ben’ dedikçe,
Önce ben, sen ve biz düzelmedikçe
Düzelmez bu ülke, düzelmez gardaş.
Nisan 2014 Adapazarı