Babama Japonya'yı Sevdiren Kadın-38


...

Dr. Safa “Biz de babanın dost ve arkadaşlarını arayıp hal ve hatırını sormak, ona iltifat etmek ve değer vermek, yitirilmemiş insanlık değerlerimizden biri sayılır. Eğer ben şu veya bu yolla arayıp bulmamış olsam, ne anneniz ve siz benden ve ailemden haberdar olmayacaktınız. Belki annenizin ve babamın nazarında unutulmuş bir hatıra olarak kalıp gidecekti.”

 

“Ben istedim ki, bu geçmiş yıllar öncesine dayanan bu dostluk ve arkadaşlık yeniden tecelli ve devam etsin. Yeniden filiz verip yeşersin. Ama ben biliyordum ki, babamın sevdiği ve saydığı bir kadın Japonya’da yaşıyor olmalıydı. Düşüncem gayrete, gayretim çabaya dönüştü. Bu gün sizleri tanıyorsam bu gayret ve çaba neticesinde olmuştur.”

 

Yumi “Peki, bu gayret ve çabadan kazancınız nedir?” diyerek Dr. Safa’nın fikrini tartmaya çalışıyordu.

 

Dr. Safa “Her kazancın maddi mi olması gerekir? Bir dost kazanmak bana göre milyar yen kazanmaktan daha iyidir. Çünkü milyar yenleriniz bir gün erir veya harcanıp yok olur ama dostluk ebedi ve baki olarak kalır.”

 

Yumi “Çok uzaklarda gelip gidemediğin bir dostun olsa ne olur ki?”

 

Dr. Safa “Lütfen öyle söylemeyin. Uzakta da olsa bir dostun olması apayrı bir kazançtır. Kalpten kalbe giden yollar vardır, görünmez. O sizin için, sizlerde dostlarınız için dua ederiniz, o dualar ve pozitif düşünceler anında dost ve sevdiğine ulaşır. Arkadaşlıkla dostluğu birbirinden ayırmak gerekir. Hayatınızda yüzlerce arkadaşınız olabilir ama dostun ya birdir ya da ikidir. Daha fazlası pek olmaz. Sizin Japonya da söylenen bir atasözünüz vardır. ‘Üç dostu olan şanslı sayılır’ diye…” 

 

“Bu arada dostluk üzerine söylenmiş o kadar çok söz vardır ki, saymakla bitmez. Gülerken yanındakiler de güler ama ağlarken yalnız ağlarsınız. Onun içindir ki, öyle bir ağaca yaslan ki yıkılmasın… Öyle bir dost edin ki asla bırakmasın. Siz de bilirsiniz ki, dostla buluşup konuşmak, kederlerden kurtuluşa vesile olur. Aynı zamanda insanının iyi dostlardan mahrum olması, kötülük olarak kendine yeter. Daha çok dost; rahatlık veren bir merheme benzer. Yine sizde bir söz vardır. ‘Sevgin yoksa dost arama’ diye… Artık dünya eskisi gibi değil… Teknoloji gelişti ve imkânlar da arttı. Gidip gelmeler de artık çok zor değildir.   

 

Yumi “Çıktığınız bir arkadaşınız var mı?” diyerek başka bir konuya atlamıştı.

 

Safa’nın tereddütsüz “Hayır” cevabı, Yumi’yi içten içe sevindirmişti. Eğer karşısındaki Genç Adam sözlerinde doğruyu söylüyor ise duyguları kirlenmemiş, gönlü taptaze ve yıpranmamış bakir biriyle karşı karşıya olduğunu gösteriyordu.

 

Yumi biraz daha ileriye giderek içinde birikmekte olan merakını gidermeye çalışıyordu. “Gerçekten bu güne kadar flört ettiğiniz bir arkadaşınız olmadı mı?”

 

Safa’nın “Gerçekten bu güne kadar flört ettiğim biri olmadı. Olamaz da!” sözlerinin ne anlama geldiğini kavramaya çalışıyordu. Diğer yandan da bir pot kırarak bir yanlışın içine düşmek istemiyordu. Bu güne kadar fethedilmemiş bir gönlü feth etmek elbette kolay olmayacaktı. Yumi de biliyordu ki, sevginin gücü olmadan, gönül kalesine zorla girilemezdi.  

 

“Neden?” dedi.

 

Safa “Yaşadığım inançlarım gereği flörtlük yapmak olmaz… Elbette arkadaşlık seviyesini geçmeyen arkadaşlarım benim de vardır. Ama bu hiçbir zaman flört seviyesine ve daha ilerisine geçemez.”

 

Yumi “Gönül kalenizin kapısını açabilen biri olmadı mı? Yoksa o kapıyı hep kapalı tutmaya devam mı edeceksiniz?”

 

Safa “Benim sözlüğümde flört kelimesi diye bir kelime hiç olmadı. Elbette günü geldiğinde ben de evlenip yuva kuracağım ama bu asla flört ederek olmayacaktır.”

 

Yumi “Peki, görmeden ve tanımadan bu iş nasıl olacaktır?”

 

Safa “Japonya’da evliliklerin ekseriyeti flört edilerek yapıldığını zannetmiyorum. Hatta evlilik hususunda aracılık yapan bir sürü kurum ve şahıs vardır. Genellikle bu bütün dünyada da böyledir. Elbette onun da bir yolu bulunur. Kim bekâr kalmış ki? Kader yazdığı zaman, o birliktelik kendiliğinden olmuyor mu?”

 

Yumi “Bu bir anlamda kadere teslimiyetçilik olmaz mı? Siz dilemez, irade göstermezseniz, kader sizinle niye meşgul olsun ki? Bu biraz da armut piş, ağzıma düş kabilinden değil midir?”

 

Safa “Meraklanma… Değildir…”

 

Yumi “Ama nasıl?”

...


Devamı Var

...

Ant-150515 

( Jap. Sevdiren Kadın-38 başlıklı yazı KOCAMANOĞLU tarafından 28.07.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu