Zaman akıp gider, önüne kattıklarını da siler süpürür. Merhum Haşim’in  Merdiven Şiir her ne kadar Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden /Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak dizeleriyle başlasa da hiç de öyle ağır aksak ilerlemez zaman. 

                       Dünyadaki tüm saatleri kasıtlı olarak durdursanız bile işler zaman. Bizim asıl mevzumuz zaman değil; ama insanız işte, bizim gibi yaratılmış olan zamanın bir kesitinde nefes alıp veriyoruz. Dünya denilen iki kapılı handa birkaç nefeslik konuk oluyoruz. Önemli olan bu misafirliği en güzel biçimde geçirmek incinmeden incitmeden. Hatta incinseniz bile naif kalabilmek. 

                     Sadece insanlarla ilgili olarak değil  burada kast ettiğimiz. Cümle yaratılmışlar. Hani Koca Yunus yıllar öncesinde bir reçete sunmuş cümlemize hiçbir yan etkisi olmayan ilaç önermiş ya! O reçeteye gerekli duyarlığı gösterebilelim yeter.

                        Düşmanımız kindir bizim

                        Adımız miskindir  bizim

                        Biz kimseye kin tutmayız

                        Kamu âlem birdir bize. Şu üç günlük dünyada beş günlük hayal kurarak malihülyaya dalmak yerine renk ayrımı ırk yapmadan  Yaratılanı yaratandan ötürü sevebilsek. Bunu vazife addetsek kendimize sanırım dünya alabildiğine güzelleşir. Cennetin giriş kapısı mesabesine yükselir.

                      Bu yazıyı yazmaya çalışmaktaki niyetimiz  hiç de ahkam kesmek için değil. Ne diyor Sezai Karakoç : Zaman ne de çabuk geçiyor Mona / Uyu da turnalar girsin rüyana. Tabi merhum Necip Fazıl Zamanla ilgili hükmünü daha keskin çizgilerle ifade ediyor.

                         Elindeyse zaman dur geçme diye dayat

                         Bir sigara içmekten daha kısa bu hayat.

                        Cümle kaygımızın kaygısızlıktan ibaret olması mümkün değil elbet. Ama şu üç günlük dünyayı hem içindeki diğer varlıklara hem de hem cinslerimize  zindan etmemek için kaygılansak sadece ne  güzel olur. Ya da size başka bir teklifim olsa madem zamana dur diyemiyoruz. Bir çaydanlığın muhitinde yeşeren güzellikleri keşfedebilecek kadar tevazu sahibi olalım. Çayın halesi ile huzur ve sükun iklimi haline gelen iklime  iltica edelim. Her ne kadar bütün ilticalar hüzün koksa da bu iltica çay melikesinin ülkesinde nefes alıp vermek manasına geleceğinden hüznü kapı dışarı edebiliriz. Çayın berraklığında berrak düşler görürüz. Ve bu gördüğümüz düşü çay melikesine tabir ettirmenin tadını yaşarız.

                       Kuğuların rüyasını turnaların rüyasıyla harmanlar çay melikesine anlatırız tane tane İşte o zaman, zamanın hızlı geçmesini istemeye biliriz imkansız olduğunu bile bile. Aslında özgürlüğün hakim olduğu yerlerden zaman daha hızlıdır. Örneğin cezaevlerindeki tutuklulara zaman geçmek bilmez.  Yoksa şair,

                   Getir çaycı ilaç kokulu çaydan

                   Dakika düşelim senelik paydan

                   Zindanda farksızdır dakika aydan

                   Karıştır çayını zaman erisin

                   Köpük köpük duman duman erisin. Der miydi?

Ankara,12.08.2015 İbrahim KİLİK

 

 

 

 

 

 

 

 

( Çaydanlık başlıklı yazı İbrahim Kilik tarafından 12.08.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu