Güneş ölüyor, gece yavaş yavaş doğuyordu. Kapı yavaşça aralandı. Gündüzün açamadığı gönül örtülerini gece üzerinden kaldırsın diye mırıldandı Oğul Usta. Sonra Kemale dönerek, Modellemeyi bitir de rahatla artık diye seslendi. Kapı kapandı.
Kemal “Allah’ım” dedi. “Allah’ım beni utandırma.”

Neredeyse bütün bir geceyi Sudan Kraliyet ailesinden Nihâde Sultan’ın o çok arzuladığı gerdanlığı çizmek için geçirdi. Yüzü yorgunluktan sapsarı kesilmişti. Bulutsu bakışlarında birden şimşekler belirginleşti. Son çizdiği modele bakarken kaç kez çıldırmanın eşiğine geldiğini hatırlamadı bile. Yalnızca büyük bir vecd içinde dakikalarca kalakaldı. İki avucunu da duvara dayayarak, başını hafifçe yasladı. Sonrasında eline aldığı son çizime gözlerini dikerek eserinin karşısında sol ayağını geriye atarak, hafifçe dizlerini kırdı. Kendinin önünde perestişle eğilmekten kendini alamadı. Seni bir gün geçebileceğimi biliyordum, diye geçirdi zihninden. Yalnız olmanın verdiği cesaret, eğitilmiş bir başkaldırı fısıldıyordu Kemale.

Kemal, şimdi yüksek sesle ustasının asla böylesini vücuda getiremeyeceğini düşünerek, “sen bile bu zarafete asla ulaşamayacaksın” diyordu.
Nihâde Sultana sunacağı gerdanlığın ismini düşünürken çizimlerini yanına alarak masaya bir not bırakıyor, atölyenin kepengini indiren Kemal karanlıkta kayboluyordu.

***

Bende olur elif yüzün sürer lâm ile
Bende bulur kendini Ha Mim Ta..a Ha ile

Elif miyim Mim miyim bende Sin yâ kim/n miyim?
Bende, ya sende, Ya Sin’de, Bende Sin bende sende

Kemal ertesi gün atölyeyi açmadı. Sonraki gün de ve bir sonraki günde… Yalnız bir not duruyordu masanın orta yerinde. “Ruhlar kemale ermeden sanat kemale ermez derdin yanıldığını söylemek istemezdim.”

Oğul Usta’nın gözlerinde beliren iki damla yaşın nerelere akıp gittiğini kimse bilemedi.
Belki de bir oğlu olsaydı bu kadar acı çekmeyecekti. Kendini babasının yerine koyup bu atölyede Kemale oğlu gibi emek vermeyecekti. Ona yürek ölümlerini anlatmayacaktı. Elif gibi dimdik duran insan nefsinin sanatın sabrıyla mim oluşundan, sonunda sin olup kayboluşundan bahsetmeyecekti. Gümüşe şeklini veren hayallerin nasıl asude ruhlardan doğduğunu fark ettirmeyecekti.

Şimdi Kemale sen diyecekti, bu hayallere ait ruhun “sin” den olduğunu biliyor musun?
Besmelenin “B” de gizli olduğu kadar, A”ş”k’ın “Şın” da sırlandığı kadar, Allah’ın kendi ruhundan insan bedenini nefesleyerek ruhu nefes’e, nefe”s” i “Sin”e sakladığı kadar, Oğul Usta’nın da sırladığı aynaları vardı. Sırlanmayan sözler ayân olur, cam olur gösterirdi cümle eşyayı, sırlanan cam ayna olur, yansıtırdı cümle esmâyı. Oğul Ustanın da sırladığı sözleri vardı. “Kaf”.

Kaf dağında gümüşten bir ağaç yaşardı. İnce nazenin dalları, meyve yerine pirinç yapardı. İşte o pirinçlerin her birinin üstüne Zümrüdü Anka gagasıyla sırlar yazardı. Usta onu anlayacak ve kutsayacaktı. Çünkü buna kabiliyeti vardı. Peki ne yazmış Zümrüdü Anka diye sormuştu Kemal. Bazen “B”, bazen “Şın”, bazen “Sin”, bazen de “mim” … Şimdilik bu kadarını diyeceğim. “Gittiğinde zaten sen de göreceksin.”
“Öyle ise bana nasıl gidileceğini söyler misin?”

Her yürekte bir Kral Yolu bulunur, fakat her devlete bir Giges kral olur mu bilmem. “Sana Kaf dağını soranlara yüreğinde kaç ölün olduğunu sor.” Der Zümrüdü Anka. Gönlüne taht kurmuş kaç kral kanı akıttın. Korkunun krallığını yıkmak için kaç cesur asker doğurdun…
Şeytanın cahilliği ümmiliğinden değil ki. Kendine duyduğu güvendi belki.
Ruhlar kemale ermeden, sanat kemale ermez, demişti. Kemal şimdi bıraktığı küçük bir pusulada yanıldığını söylüyordu ustasına…

Usta kafasını kaldırıp, keskin gözlerle baktı. İçi gümüş tellerle bezenmiş, gül motifli gerdanlığa…

Bir nefes çektikten sonra, bilmiyor ki “Kaf “dağına varmadan, ol sırrı almadan, dönüp dolaşıp gelecek kürkçü dükkanına…


( Ölüm Vı - Bölüm Iıı - başlıklı yazı SönmezKORKMAZ tarafından 11/16/2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.