Okumanın insan yaşamındaki önemini hepimiz çok iyi biliyoruz. Çağımızın bütün teknolojik olanaklarına karşın, insanın gelişimi bana göre hala okuma alışkanlığına bağlıdır.

Bu alışkanlık genellikle ailede başlar. Anne - baba, çocuğuna bu önemli alışkanlığı, edinebilmesi için destek ve örnek olmak zorundadır. Bu nedenle önce kendileri okuma alışkanlığı edinmeliler, çocuklarına da bebek yaşlarında kitap okumaya başlayarak bu alışkanlığı aşılamaya çalışmalıdırlar. Kendileri okuma-yazma bilmeyen ebeveynlerde, çocuklarına kitap alarak, mahalli kütüphanelere veya okullardaki okuma gruplarına götürerek, çocuklarından kendileri için okumalarını isteyerek yardımcı olabilirler. Türkiye' nin bazı bölümlerinden gelen, koşullar nedeniyle okula gidememiş veya gönderilmemiş okuma-yazma bilmeyen, fakat bunu değiştirmek için hiç bir çaba göstermemiş büyükler olduğu gibi, kendilerini çocuklarıyla birlikte eğitime sokmuş, okuma-yazmayı öğrenmiş ve hatta ileri yaşlarına karşın ikinci bir dili öğrenmiş, büyüklerimizde vardır. Demekki önemli olan istemek. İnsanlar isteyince herşeyi başarabilmektedirler.

Avustralya' da yaşamamız nedeniyle İngilizce öğrenmek hayati bir önem taşımaktadır. Kendi dilimizi kurallarıyla bilmek, ikinci bir dili öğrenmekte kolaylık sağlar.Dil öğrenmek için konuşma ve dinlemenin yanısıra okumanın da önemi çok büyüktür.
Günün büyük bölümünü evde televizyon izleyerek geçiren bir annenin ya da akşam eve geldiği gibi kendini dışarı atan bir babanın çocuklarına, oku diye bağırması ve görevlerinin yaptıklarını düşünmeleri kadar cahilce bir davranış düşünemiyorum. Ne derler;" Okumayan insan ile okuyamayan insan" arasında bilgi bakımından pek fark yoktur.

Bu konuda bir anımı anlatmak istiyorum .Küçük kızım 5 yaşında ,ana okulunda ilk İngilizce öykü dalında birincilik ödülü aldığında: Kızıma İngilizce' yi sana kim öğretti diye sorduklarında ;bana İngilizce'; yi annem öğretti diye yanıt verdi. Ben hemen itiraz ederek, kızım sen bu yaşta benden daha iyi İngilizce biliyorsun ben sana nasıl İngilizce öğretmiş olabilirim

dediğimde ;sen bana doğduğumdan beri sürekli kitap okuyordun, o kadar çok okurdunki ben ezberler ve okur gibi yapardım dedi. Bu benim hayatımda aldığım en güzel hediyeydi.

Belli bir eğitim düzeyi olan insanlarda da büyük oranda okuma tembelliği başladı. Zamanlarının büyük bölümünü ,televizyon izlemek veya bilgisayarda geçirmektedirler. İnsanlar bu konuda da seçici olmak zorundadırlar yoksa zihinsel körelmeler başlayabilir. Seçerek seyretmek gerektiği gibi, kitap en iyi dosttur demek istiyorsak, seçerek okumalıyız.

Sadece günün küçük bir bölümünü zihnen geliştirmeye veren insanların yaşamı daha mutlu ve çok yönlü olur.Okumak insanın kendini yenilemesi ve geliştirmesi için atılacak ilk adımdır. Zihni uyanık ve akıcı olan kişiler, kendi temel ilke ve değerlerini çok iyi bilir. Aynı Türkan Hanım gibi. Bu gün onun için yapabileceğim tek şey bu yazıyı yazmaktı. KARDELEN leri hiç kimse unutmasın.

( En İyi Dost başlıklı yazı BelkızGÜNAYDIN tarafından 17.11.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu