Hani üstat diyor ya
‘zaman ne de çabuk geçiyor Mona’
Turnaların rüyası karıştı mı rüyana
Ellerin hâlâ ince parmakların elif mi
Benim yüreğim gibi yüreğinde lif lif mi
Bir hüzün bestesinin birkaç kırık güftesi
Şiirlerde gül adın daima bestenigar
Sükutun kollarında esir ne zamandır ar
Bu sevda ikliminde ikindi demindeyim
Hazan girizgâhında senin matemindeyim
Gamzelerin düşüyor yadıma gün ışığı
Hüseyni bir türküde hasretin sarmaşığı
Bir tebessümün için el pençedir cerenler
Meserretin çerisi iklimine erenler
Albeni sağanağım emsali olmayan naz
Çayımın buğusunda seni anlatır niyaz
‘Gül kurusu akşamın’ kısacıktır öyküsü
Gül bidayetli adın şiirlerimin süsü
Kayıtsızlığın için bir isim bulamadım
Sükut edeyim dedim kayıtsız kalamadım
Ellerin nakış oldu
Kahve fincanlarına
Kırk yıl hayalde kaldı zarafet abidesi
Kulağımda çınladı aşkın ateş bestesi
Beklerim sabah akşam gözlerimin feri yok
İncecik parmakların sinemdeki efsane ok
Sana bergüzar olsun leylin sinesinde sır
Bu tutku bende kalsın geçse de milyon asır
Toprağıma karışsın gamzenin albenisi
Işık olsun kabrimde gülüşün akşamları
Fani ömür hitama senin aşkınla ersin
Belki bir seher vakti bana rahmet dilersin
Hani üstat diyor ya ‘ zaman ne de çabuk geçiyor Mona’
Turnaların rüyası karıştı mı rüyana…
Ankara,02.09.2015 İbrahim KİLİK