Son defa
Alem
kıyama durmuşken
Şehirlerin
tozunu yutalım.
Mesela
Nefesimizi hohlayalım beyaz mermerlerde
Ölüm yoklarken
tenimizi
Gassal’ın soğuk
ellerinde
Zamanı uyutalım…
Son defa
Annemin
dualarında
Huzur soluyup
dururken
Kaderin yargısız
infazına gönüllü
Yarım hikâyeler
dinleyip
Uç uca hayatı
ekleyerek
Bazı kaderine
razı
Bazı kaderine
isyan çizen resimlerde
Ve
Bir yokmuş desin
bizim için bütün ihtimaller…
Son defa
Kâinatın mührünü
kırarak
Derinliğine inen
hayallerde
Acının muğlak yüzüne
Duvarlarda ağlasın
hatıralar.
Bizi bine
bölelim
Ve sessizce ölelim
Andıkça anlarında
kaybolduğumuz
Soğuk duvarlarda…
Son defa
İstemeden
kopartalım çiçekleri
Ardımız sıra koşsun
umudumuz
Sevginin tarifsiz
izlerinde
Seviyor sevmiyor
diye hayıflanırken
Bembeyaz papatyaların
yaprakları
Sonuçsuz bir bekleyişe kurban
Ama biz her
şeye rağmen
Tunçlaşmış gökyüzüne
Tebessüm
ekebilsek…
Son defa
Arşı avuçlarımıza bırakıp
Yeryüzünde
mesnetsiz bir rüyaya
Vuslat diye
yazabilsek
Dalgaları yüksek
kumsala
Gözlerimizde umut
ölmemişken hala…
Son defa
Kasımın
kollarına esir duygularımızdan
Avuçlarımız
patlarcasına
Solgun başaklar
toplayıp
Üşüyen toprağa
saralım yaralarımızı
Yada
Sarmayalım
Kanayalım kara
toprağa
Bilirsin
severdik hep toprakla haldaş olmayı…
Son defa
Celladın embesil yüzüne
Aşkımızı fısıldayalım
Yakılsın
bedenimiz
Küllerimiz
savrulsun evrene
Ruhumuzu kabzetsin
Azrail
En güzel
görünümünde…
Son defa
Gel biz ölelim aşk,
Yetim düşsün
mısralar
Bütün şiirlere…
Âdem Efiloğlu