Beni bilen öyle bilir
Kendi
kabuğuna asi
Ama
Adam gibi
adam
Zaten öyle
biline
İçi zehir
doluyken hatıraların
Ansızın
secde eden başıma
Dertleriyle
dualar ededurdum.
/Yaratanın
kapısında el pençe divan
Belki de
ben hep uyuyordum…/
Arzuların
sökün tuttuğunu bile bile
Hayata
meydan okumak benimkisi
Hey hatt
Kendine
ihanet eder sanma bedenimi
Er yada
geç dönecektir aslına
Er yada
geç kendini aydınlatacak mısralar
İçinde
azda olsa bana da var dua.
Kuruşu
kuruşuna çizdiğim aşktı mısralar
Bazen
denizlere attığım
Bazen
gözyaşına kattığım
Ama her
şeye rağmen
Ruhumu
kanattığım sonsuz hüzün…
Yine de
mış gibi açınca avuçlarımı
Acizdir
yüreğinin kıvrımında kelimeler
Kıyı köşe
adanmakla kalsa da hayat
Gurbetim
kadar ardımdan gelecekler
Süt beyaz gelinliğine
Hicret ederken ruhumdaki kelebekler…
Ben
körfezin asit kokularında
Acele
mısralar eskittim aşk diye diye
Hiç
kimselere söyleyemediğim derdimi
Büyük
harflerle yazdım
Bir
bilinmezin ayak izlerinde
Bulurum
diye
Ruhuma
eşkıya olacaktım.
Kendine
tecelli eden ne varsa
İç bükey
yansıyor kader
Kader
diyorum kader
Kaderimin
yansıdığı zamanda
Şükür
nefes alıyorum
Kalbim
kırkbeşlik avuntuların
Yeknesak
sirayetinde.
Gözlerime
çöken hüzün
Devirsiz
atan kalbim
Unutulmaya
yüz tutmuş anılarım
Kimsesizlik
dersinde …
Ben
yanıyorum,
Kelimelerim
tükeniyor
Tam kırk beşlik
atıyor şiir
Bitti
gitti diyorum.
Âdem
Efiloğlu
Not: Doğum günüm anısına, 45 mısralık şiir.