Çırpınırken ona dair soruların kanlı çıkmazında sesi
Dursa 
Bir kısacık dursa an
Görecekti 
Ruhunu yutan tutulmaların yüzsüz basitliğini

Vuracaktı çoktan 
Kıyımı başlatan gözleri
Acı affetmiyordu asla 
Değdiği yüreği

Yurtsuzdu aklı
Yüzünde süzülürken dolunayın efsunlu ışığı 
Uyuyordu diğerleri
Geçici ölümlerden daha ağırdı 
Bu zaman sanrısı tükenişler
O'ndan beri sevemiyordu ayın hükmündeki denizleri

Evini kaybeden o masaldan çocuklar gibi
Eski
Ezber
Kovulmuştu önce kendinden 
Yol bulmaya yeminlendiği silik izleri geziyordu
Tecrübeli akisleriyle hep tekrar kelimeler

Arıyordu elleri amansızca 
Hayırsız ve vuslatsız ötekinin ellerini
Yiyor etinin geçmişi
Kemiriyor
Takvimsiz kalbinin yüreğini

Nasıl öyle gamsız
Öyle 
Sonbahar inkarı 
Ki sonbaharın kışa dönümüydü aslında düşleri

Diğerine öldüğünü biliyordu
Kimi aydınlatırdı
Mahmur göz bebeklerinin ardına düşen karanlığın 
Terli görkemi

Çoğalışın vuslatında ölmekti niyetin 
Varabilseydin tenine
Duraksamazdın
Ki
Ölümümdü her istekli nefesin

Gitmek 
Acıtmıyor inan bu kederin saadetini
Zaten bin kere öldüm 
Cehenneminde kalmakmış bitmeyen bedelim

Gelip geçiyorsun gözlerimin içinden 
El gibi

Çığlıklar yırtarken kuytularını gecenin
Kimsesizce düşüyor göğsüne 
Örtük kapıların ardında düş cesetleri
Bir ağıt gibi titretiyordu içini o bilemediği

Bitsin artık yeter 
Gelmeyenin kederi

Saadet YILDIRIM
( El Gibi başlıklı yazı paydasız tarafından 3.11.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.