Toplum
yaşantımızda; olmayan ya da gelişmeyen organlarının eksikliğini
fedakârlıklarıyla tamamlayan ebeveynlerinin gayretiyle yaşayan; madalyonun öteki
yüzü kadar gerçek, zor hayatların öznesi ve yürek burkan yaşama asılma
öykülerine sıklıkla rastlarız… Tüm heyecanlarının doğum masasında biteceğini
düşleyenlerden kimisinin çeşitli olumsuzluklarla hayatı girdaplı bir maceraya
yönelir; nur topu gibi engelli bir canı kucaklamanın sersemleten burukluğuyla bir
bilinmezliğe savrulurlar… Sineye çekilip, yeni umutlara koşulur ciğerparelerini
yaşatıp hayata adapte edebilmek için… Cüzdanı şişkince olanlara kolayca açılan
yurt-içi, yurt-dışı tedavi ve rehabilitasyon merkezlerinden satın alınan sağlık
hizmetleri, araç ve cihazların masrafları fakirin dudağını uçuklatacak
cinstendir. Yoksul, cahil, yol / yordam bilmez için engelleri aşıp engeline
derman aramak deveyi hendek atlatmaktan zor gelir.
Engellilik;
günlük yaşama katılmayı engelleyen, fiziksel işlevlerdeki sınırlılık halidir.
Engelli bireyler içinde yaşadıkları toplumla bütünlük içinde yaşamakta güçlük
çekerler. Ülkemizde son iki nüfus sayımının ilkinde engellilerin belirlenmesine
ilişkin birkaç soru sorulmuş, ikincisinde de daha ayrıntılı sorularla tespit edilme
yoluna gidilmiş sonuç kamuoyuyla paylaşılmadığı için sağlıklı istatistiki
bilgiler ışığında engelli vatandaşlarımızın sayısı bilinmemektedir.
Engelliliğin Oluşma Nedenleri
Doğum öncesi:
Genetik
nedenler, akraba evliliği, annenin karşılaştığı travma ve hastalıklar,
bilinçsizce ilaç kullanımı ve ışına maruz kalmak, annenin alkol ve madde
bağımlısı olması. Kötü ve yetersiz koşullarda yapılan doğumlar, yanlış
uygulamalar…
Sonradan oluşan engellilik:
İş ve ev
kazaları, trafik kazaları, savaş, terör deprem ve benzeri tabii afetler…
Engelliliğin
önlenebilmesi için; erken tanı, ilk yardım, erken müdahale, erken bakım ve
koruma çok önemlidir… Ayrıca engellilik işsizliğinde başlıca nedenlerinden
birisidir. Engelliler sosyal güvenlik şemsiyesi kapsamında korunmalı, hayatlarını idame
için gerekli gelir desteği sağlanmalıdır. Diğer ülkelerde de gözlendiği gibi
ülkemizde de yoksul kesimlerde daha çok engellilik durumu ne yazık ki
mevcuttur.
Engelli
çocuklarımızın okul öncesi ve zorunlu olarak alması gereken kesintisiz sekiz
yıllık eğitim ve öğretimi çok ihmal edilir. Engellilerin eğitiminde
sorumluluk alacak meslek elemanları-özel eğitimci, rehber öğretmen, danışman,
sosyal hizmet uzmanları-yeterli sayıda ve donanımla yetiştirilmelidir. Müfredat
programları engellinin tür, derece ve kişisel özellikleri ve gereksinimlerine
cevap verecek tarzda hazırlanıp esnek olmalıdır.
Engellilerin
içinde yaşadıkları fiziksel çevre, ulaşım ve konut sorunları topluma
katılmalarının önünde ciddi bir engel teşkil eder. Yitirilen bir yeteneğin
yeniden kazandırılması, yerine başka bir yeteneğin ikame edilmesi rehabilite
merkezlerinde yapılır. Bu süreçten geçmeyen birey ailesine ve topluma yük
olmaktan kurtulamaz ömür boyu. Yol, kaldırımlar, kamu alanları, park ve
bahçeler, okullar, ulaşım araçları sosyal devlet ilkesi gereği engelli
bireylerin kullanabileceği şekilde düzenlenmeli; gerekli yerlere rampalar,
engelli asansörleri, park yerleri tanzim edilerek hayatları
kolaylaştırılmalıdır. Gerekli önlemler alınarak bilinçli bir toplum yaratıldığında
eminim ki engellilik büyük bir oranda önlenecektir.
Hamiyet sever
ve duyarlı kişilerin desteğiyle ayakta duran vakıf ve derneklerimize manüel ve
akülü araba alınması için ayni veya nakdi bağış yaparak engelleri aşma
azimlerini kamçılamalı, bizlerinde birer engelli adayı olduğumuzu göz önüne
alarak yardımcı olmalıyız. Unutmayalım engellilik bir kader değildir…
Var mısınız
engelleri engellemek için el ele tutuşmaya?