Betül’üm Ses Ver Bana Nerdesin
Matematik dersini öyle sevdirmiştim ki öğrencilerime yağışlı havalarda sınıf içinde yapacağımız beden eğitimi dersinde bile problem çözelim öğretmenim ne olur diye yalvarırlardı hep...
Yıllarca çileli işçilerin öre öre bitiremedikleri duvarları cevval ve sayıca daha fazla işçilere daha kısa zamanda ördürür, muzip bir elin şımarıkça açıverdiği havuza ha bire su doldurmaya çalışırdık...
Yada eş zamanlı kalkan otobüsleri saatler sonra istediğimiz ilin terminalinde karşılaştırır, mağazalarda iskontolu satılan gömleklerin ne kadar ucuzlatıldığını, kaç lira kar ettiğimizi hesaplardık...
Hele o yaş problemleri ağabeyimin yaşı benim yaşımın iki katından beş fazlasıymış ben yedi yaşımda olduğuma göre... Anne ile babanın yaşının toplamının yarısının on eksiği oğlunun yaşıymış o halde oğul kaç yaşındaymış...Mış mış mış...
Alan, hacim, çevre, faiz, ölçüler, iç-dış açılar, çevirmeler ve nice nice formüller...
Öğrencilerin dikkatini toplamış yine oyun içinde oyunlarla problemleri kara tahtaya yazıp defterlerine çözenin parmak kaldırmasını istemiştim. Kapı hafifçe tıkladı rahmetli İbrahim amcanın açılan kapı aralığından uzanan başını ve beni dışarıya çağıran el işaretini gördüm. Telefonum varmış hemen çocuklara gerekli talimatları verip müdür odasına yöneldim amma...Aldı beni bir düşünce bakıcısıyla evde bıraktığım üç ve beş yaşlarındaki çocuklarıma kötü bir şey olduysa...Ya da uluslararası sularda icra edilen Nato Tatbikatına katılmış eşimin gemisine yanlışlıkla düşman kuvvetleri torpido atıp derin sulara gömdüyse...Veya sıladaki anama, babama bir şey olduysa...
Saniyeler içerisinde zihnimden geçti binlerce birbirine paralel olasılıklar. Telefonun ahizesini kulağıma dayayıp aceleci ada kuşları gibi pır pır yüreğimin gümbürtüsünü ta kulağımda hissederek ürkekçe;
'' Alo buyurunuz''
''Füsun öğretmenim merhaba'' dedi neşeli, yılların ötesinden tanıdık ama birden anımsayamadığım ses.
''Pardon çıkartamadım sesinizi kendinizi tanıtır mısınız lütfen''
''Hayırsız unuttun demek sesimi ben Kadriye.
''Hangi Kadriye vallahi hatırlayamadım kusura bakmayın, çok heyecanlandım ve korktum ani telefonun gelişinden''.
''Canım ben Betül' ünün ablası Kadriye'' dedi gülümseyerek...
Görüşemediğimiz yedi yılın acısını çıkartırcasına soruların cevabını almayı bile beklemeden aralıksız sordum. Demek çalıkuşum köy hizmetini tamamlayıp ovalara konmuştu hem de mümbit patates tarlalarının yakınına. Ahdimize uyamadım Betül' üm... Hani beraber aynı köye isteyecektik tayinimizi. Örnek olacaktık her davranışımızla köy kadınlarına, kızlarına. Uyaracaktık yıllardır içimizde uyuyan devi. Aydınlanmanın ışığını meşale yapıp okulun, okumanın önemini belletecektik kağıt, kalem görmemiş yaşlı, genç dimağlara. Ders saatleri dışında açacağımız kursa kapı kapı dolaşıp okuma-yazma bilmeyen anaları, ebeleri kaydedecektik askerdeki, Alamanya' da ki evlatlarına mektup yazsınlar, hasretlerine dayanamayıp yaktıkları türküleri yazsınlar diye...
Beyaza, denize tutkunluğumu bilirsin. Aşık oldum beyaz üniformaya, ona baktıkça mum alevi gibi titreşen mavi gözlere... Tutamadım senle kavilleştiğimiz gibi sözümü okul biter bitmez evlendim...Senin gibi özgürce uçamadım çalılıklarla dolu, tezek kokulu köy yollarında. Sıvazlayamadım sırtlarını, yüzünü güneşin temrelediği elleri kalem yerine balta, nacak tutmaktan nasırlaşmış genç irisi köy çocuklarını. Mahcup gül goncası gibi utangaçça açmaya çalışan, ayıp ve günahla çevrelenmiş hayatları içinde serpilmeye çabalayan köy kızlarından Ayşe' leri...Hesna’ ları...Hüsniye' leri...
Devam edecek...
(
Betül’üm Ses Ver Bana Nerdesin başlıklı yazı
F.TÜRKDOĞAN tarafından
10.09.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.