Gülmek mi? Ha, ha, ha! Var mıydı böyle bir kelime sözlüklerde? Vardır her halde!

 

Her halde, diyorum çünkü bu kelimenin anlamını unutalı çoook oldu. Çok uzun zamandır gözlerimiz, yüzlerimiz ve yüreklerimiz bir türlü gülememektedir.

 

Neden mi? Yaşantılarımızda ve çevremizde bize gülmeyi unutturan o kadar çok olumsuzluk var ki! Tüm olumsuz dış etkenler bizi madden ve manen hep hüzünlendirmektedir, maalesef!

 

Dünyanın bir sahne ve hepimizin oyuncular olduğunu söyleyen William Shakespeare yerden göğe kadar haklıymış meğer.

 

Herkesi güldüren sirkteki palyaço aslında kan kusarmış da kızılcık şerbeti içtiğini söylermiş; en başarılı oyuncu o olsa gerek!

 

Bencilliğin ve çıkarcılığın had safhada olduğu zamanımızda sağlıklı insan ilişkileri hızla zayıflamakta olup, bir gün tamamen yitecektir belki de.

 

Dünyada sosyoekonomik sorunlar sürekli artmakta olup, bununla birlikte aç ve açıkta kalan insan sayısı da korkunç boyutlara ulaşmaktadır.

 

Kıtlık, kuraklık, doğal afetler, savaşlar, hastalıklar, kazalar, belalar, haksızlıklar, zulümler ve açgözlülükler insanlığı her geçen gün daha çok tehdit etmektedir.

 

Hava kirliliği, su kirliliği, görüntü kirliliği kısaca kirlenmenin her türü ile israf, aşırı tüketim ve insanların aymazlığı güzel dünyamızın hızla yıpranmasına ve hepimizin huzursuz, mutsuz ve sağlıksız olmamıza yol açmaktadır.

 

Hırsızlık, kaçakçılık, gasp, şantaj, komplo, fuhuş, çetecilik, üçkâğıtçılık, kumar, alkol, uyuşturucu, organ ticareti, kaos, anarşi, terör ve daha bin bir çeşit eylem ve olgularla insanlık her geçen günü arar hale gelmiştir.

 

Koninin tavanında koltuğa yapışanlar, çıkar uğruna birbiriyle kapışanlar, halkın yaşamsal sorunlarına çözüm aramayanlar, lüks ve sefahat içinde yüzenler, ne oldum delisi misali sonradan görmeler ve işgal ettiği koltuğun hakkını veremeyenlerden hayır gelmez.

 

Ulusal, manevi ve etik değerlerini yitirerek yozlaşan toplumlar ve insanlık iyimser olamaz ve geleceğe umutla bakamaz.

 

Bireylerin yaşama coşkusu gitgide azalmakta ve insan ilişkileri de o denli zayıflamakta olup, herkes günü kurtarmaya ve benlik yarışında bir öne geçmeye çalışmaktadır.

 

Eskinin ‘önce sen, sonra ben’ anlayışı zamanla ‘önce ben sonra sen’ olmuş ve adeta ‘önce ben, yine ben ve hep ben’ olmaya yüz tutmuştur.

 

Nalıncı keseri gibi hep kendine yontan insanların baskın olduğu toplumlarda çoğu kez dile getirilen söylem ‘Hep bana, Rabbena!’ olsa gerek!

 

Tüm olumsuzluklara, kısır döngülere ve karamsarlığa karşın içten dileğim odur ki hepimizin gözleri, yüzleri ve yürekleri gülecektir, inşallah!

 

Sağ, sağlıklı ve hoş kalınız…

 

17.01.2016

 

( Gülmek! başlıklı yazı Eğitimci tarafından 17.01.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu