“İnsanlardan kimi de Allah'tan başka şeyleri O'na eş tutuyorlar da onları, Allah'ı sever gibi seviyorlar. Oysa iman edenlerin Allah sevgisi daha kuvvetlidir. O zulmedenler, azabı görecekleri zaman bütün kuvvetin Allah'a ait olduğunu ve Allah'ın azabının gerçekten çok şiddetli bulunduğunu keşke anlasalardı.” Bakara, 165

Öyle bir dağ ki, her insan baktıkça yükselir yamaçları göğe doğru. Dünyanın en yüksek sanılan Everest tepesini bile geçer deler gider. Aslında her insan görebildiğince yükseklik kazanır. İçinde patika yollar, işlenmiş asfalt yollar, daha da yükseklerinde kayalar engel olur ulaşmaya. Vuslat için öylesi sabır ister ki… Diğer dağların aksine yamaçları buz gibi değildir. Aksine sıcacıktır. Her çeşit çiçeklerle ve yeşillikle süslenmiştir. Hiç erimeyen karlarını en sıcak günlerde seyretmek gibidir Erciyes’te olduğu gibi. Her an uzaktan hayranlıkla bakarken, içinden vuslat buymuş deyip de hiç ah çekmeyen var mıdır ki acaba? 

Özlenen aşka kavuşmak emeliyle üzerine tırmanmak için her insana bir ömür süre verilmiştir. Her insanın amacı onun zirvesine ulaşmak olmuştur. Ancak sabredenler ve çilesine katlananlar ulaşmıştır. O tek bir zirvedir. Eşi benzeri yoktur. Sabredemeyenler, o dağın yüksekliğini daha da artırmışlardır. Belkide göremez olmuştur gözlerinde. O güzelliği yakalamak yerine, içinde kısır döngüler olan, çamurda, bataklılarda, sigarada, içkide, keyif verici haplarda sanal eğlenceler içinde hayalini yaşamayı tercih etmişler ve insan olma vasfını kaybetmişlerdir. Baktıkları aynalar karanlığı göstermiştir gözlerine. O karanlık ki, içinde korku ve yalnızlık kalmıştır sadece. İçlerinde özlem ateşi yaktıkça yakmaktadır. O ateş sonsuz kere sarmaktadır tenin her noktasında. 

Sabredip imanla ona kavuşanlar bir sihirle o zirvenin içeri girerken hangi yaşta olursa olsun 33 yaşına ışınlanmışlar ebedi olarak. Ağırlıkları kalmamış, kuş gibi hafif ve özlem duydukları her şeye istediklerinde ve anında kavuşur olmuşlardır. Bir eli yağda bir eli balda, sevdikleri ile beraber ve sonsuza kadar özlemlerini sona erdirmişlerdir. Zaman kavramı bitmiş, güneşi görmek gerekliliği sona ermiş, ölmek yok edilmiş orada. Özlediği sadece istediği dekor olmuş ve kişiyi hemen sunulmuş.

Benimde özlem dağım gözümde büyümüşçesine karşımda durmakta. Neleri özlerim o aşkın nelerini… Tırmanıyorum hala, sabır ederek. Henüz kapısını göremedim. Ne kadar ömrüm var, yeter mi ümitsizde değilim. Mücadeleye devam… Geliyorum Özlem dağı!

Saffet Kuramaz

( Özlem Dağı başlıklı yazı safdeha tarafından 31.01.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu