Aaaa ! Çıkartamadım.
Unutturma sakın.
Ara ara hatırlat bana söyleyeyim.
Görüyor musun şu papatyanın
Yanında ki beyaz çizgiyi
Hah işte ! Oradan kimse yürüyemez ahbap ..
En son onsekiz yaşında bir delikanlı ile yürümüştüm.
Ellerinin güzel olduğunu bu papatyayı kopartırken görmüştüm.
Evet evet, yakışıklıydı..
Yeşil gözleri ışıl ışıl
Bir ormandan almış olmalıydı.
Farklıydı o dostum.
Bizim dünyamızdan değildi.
Gezegenini söylemedi ama çok da uzakda değildir bizden.
Biraz kulakları büyüktü
İlk gördüğüm de kepçe kulaklı milas'ı hatırlattı bana
Gülesim gelmişti ama ayıp olur diye sıktım kendimi
Gerçi o ayıp nedir bilir miydi
İşte orası meçhul!
Sonuçta başka gezegendendi.
Ama aynı kainatın altındayız
Kardeş sayılırız..
Çok üstelemedim.
Toparladım kendimi..
İlk kez görmüştü o çiçekleri
Hele kırmızı elmayı küçük bir merkür sandı.
Dikkatlice bakıyordu.
Aldım elinden elmayı, ısırdım.
Yiyordum çünkü.
Şaşkın şaşkın, dövecekmiş gibi
baktı suratıma
Tükürür diye düşünmüştüm ama
Yapmadı.
Belki de tükürmeyi bilmiyordu
Her neysee
İşime gelir...
Biz türkler olsak ,
Dalından bir elma daha koparır
Kafasına firlatırdık.
Ne ise ahbap
İyiydi, güzeldi, hoştu..
Karıncalar iz yapsa
Onun üstünden yürürdü
Birazca da saftı
Alışmıştım dostum
Gidecekmiş ilk gezegenle
Son bir kıyak yapmak istedim
Akbilimi uzattım
Aldı...
Şaşırdım.
Yoksa akbilin ne olduğunu biliyor muydu?
Hayır hayır! Nereden bilecek
Aldı yedi onu..
En azından bir kıyağım olmuştu
Yemeyi öğrenmişti ...