Kavuşmak nedir, herkese göre farklı bir tarifi olabilir.
-Ayrı düşüp, kaybedip de bulmak…
-İhmal sonucu buluşmak…
-Özlem ve hasretin sona ermesi…
-Hak etmeden ulaşmak…
Meşale, kaybedildiği yerde aranmayınca insan zifiri karanlıkla
geçici ve
zorunlu dost olabiliyor.
İhmal ettiği kişinin, sevgisini veya önemsemediği bir değeri normal şartlarda hak etmiyordur
aslında insan … İşte burada niyet devreye giriyor.
Yaradan’ın merhameti, samimi dilek ve dua, muhatabınızın da
pozitif yaklaşımı bazen sürpriz sonuçlar doğurabiliyor.
Ayrılık hasreti, kavuşmakla bitiveriyor.
Yıkılan, yara alan bir değeri, eseri yeniden onarma şansı
doğuyor. Yolu tekrar yürünebilecek hale getirebiliyorsunuz.
Kalpler aynı frekansta ve yeniden birlikte atmaya başlıyor.
Sevebilen bir can,
Paylaşan bir yürek,
Anlayabilen bir beyin,
Can yakmayan aşk ateşi…
Evet, yanlış dönen bir çarkı, inadına ters çevirince, bunlara yeniden kavuşmak mümkün.
Tam sevince, o sevginizi her şeye bulaştırabiliyorsunuz.
İnsanlığın, kalıcı
kurtuluşu da burada aslında.
Yunusça sevmek… Beklentisiz sunmak, maddi
terazi ile tartmamak her şeyi…
Ucunu bir yakalayabilsek, devamı gelecek gibi.
O sevdirmeseydi, sevemezdik zaten.
Gereksiz fikri beklenti ve duygu stoklarından kurtulabilse insan,
mutluluk evreninde buluşması mümkün.
Aşk, sevgi ve merhamette beklenti
olmadığı gibi hiyerarşi de olmamalı.
İnsanlar fikirleri ile iz bırakır, eylemleri ile oturur yüreklere.
Hep birlikte niyet edip, teker teker başlayalım.
Ha gayret!... insanız biz, dünya bizim, kuvvet bizim, duygu bizim, yük bizim…
Mükâfatı da elbette bize sunulacak.
Kavramların altını oymadan,
Tepeden bakmadan,
Kelimeleri kutsallaştırmadan,
Saygı dilenciği ile hiyerarşi oluşturmadan
Yürekten, özden sevgi iklimini oluşturmak bize bağlı.
Kaybetmemek esas, bulmak amaç olmalı.
Şarkı, türkü ve şiirlerin çoğunda; ayrılık, hasret, özlem vurguları vardır.
Kavuşan gönül ve değerleri çoğaltma zamanımız geldi ve geçiyor.
Artık vuslat hikayeleri yazmak istiyoruz.
Buna mecburuz…
Ali Rıza MALKOÇ
11/04/2016 Samsun