Yıldız Yağmuruyla Islanan Sefiller
Gecenin son gürültüleri insanların son nümayişleri meydanlarda sahneleniyor yıldızların altında Filizleniyor tohumlar kendi benliğinde kutsanan bir çam ağacının gölgesi altında Kış geceleri dedikodularında ısrarcı tüm ısrarlar ılık ıslaklıklarının gölgesiyle çatışarak ayaklar altında Alttan almıştı altta kalanlar kendini çok yüksekte gören sahte elitlerin beyhude gülümseyişlerine bakarak Mağaza müdüründen yediği azarla gururu kırılan bir personelin öfkesini ailesinden çıkarma gereksinime bakarak titriyordu yıldızlar Ufka bakarak geçirdiği dakikaların değerini anlamaya çalışan bir bedevi geceleri dinlendirmişti yalnızlığını yıldızlarla Padişah son dolabını yapıyordu verdiği emeklerin meyvelerini toplamak için yaldızlıyordu ahşapları Penceresinden süzülen ışıkla duyuyordu ahşaplar yıldızların gittikçe artmakta arttıkça yürekleri sarsmakta olan seslerini Son uykusuna hazırlanan bir Afgan mücahid düşünüyordu kızıl orduların kinlerini arttırdıkça kirlenen nefeslerini Bir mağarada kalmış ilkel bir insan gibi yüreği katılaşan bir yeniçeriye sevgi yolunu gösteren bir dervişin selisini Yıldızların yağmuruyla ıslanan sefiller benliklerini tatmin ediyorlar kalplerindeki kirli neticelerle sadece kendilerine münhasır Küstah tavırlarıyla tüm ilgileri kendine çeken yağmur düşmüştü mesire yerine ıslatmıştı yerde afitab duran hasırı Pencerelerde yağmur gözükürken kahve içiyorlardı zevc ile zevce kırk yıllık hatırası olan kahveyi içiyorlardı hatıraların hatrında Divan Edebiyatı şairlerinin mazmunları etrafında şekillenen coşkun ırmaklar gibi akan bir aşk şarabında Bir Anadolu köyündeki sığırtmaçların güneşin gölgesinde güttükleri koyunların etrafında dolaşan üç kurt geceyi düşünüyordu Yıldızların yağmuruyla ıslanan sefiller hala ıslanmaktaydılar benliklerinde sevgisizliklikleriyle Mağaza müdürü evine dönmüştü bekleyen çocuklarına işsizliğini hediye olarak bağışladı hararetli suretiyle Bedevinin gecenin bitmesiyle birlikte yine yollara döküldü hayalinde birazcık su hayali vardı sadece yorgun suretiyle Padişah dolabını bitirmişti artık yaldızların sarı rengi eline geçmişti evhamlı vücuduna bir rahatlık vermişti marangozluk Afgan mücahid bir Rus kurşunuyla can vermişti bir yaz günü Kabil sokaklarında elinde çocuklarının fotoğrafı Yeniçeri kırkından sonra ulaşmıştı mutluluğa katı duygularını terbiye etmişti sevgiyle muamele ederek kocasına yeniçeri tutmuştu mutluluk tarafını Sıralandı yıldızlar yılların arasına onlar gibi geçiyorlar belli güzergahların sessizce Yıldızların yağmuruyla ıslanan sefiller ıslandıklarının farkına vararak geriye çektiler kendilerini ama nafile çünkü kalplerine fitne tohumları girmişti........
(
Yıldız Yağmuruyla Islanan Sefiller başlıklı yazı
ercaga tarafından
18.05.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.