Kırılan bir sarkaç gibiydin,
Akıyordun bir ıslık gibi gecelerin hoyrat meskenine,
Güllerle imbiklenen maceraperest bir atlastı,
Sesinin izinin rehin kaldığı bir köşebaşı,
Kırılan bir kadran gibiydin,
Bakıyordun yeni yetme çocuklar gibi sırçalanmış zamansızlığına,
Menevişlerle renklenen neşeli bir bahçeydi,
Bakışının yelkenlendiği afâki bir kaldırım taşı,
Benliğin, cümle ânlardan süzülmüş bir yapı taşı,
Asırlık yalnızlığına, hakiki benliğine,
Ulaş artık!