SAKİ
Dertlerim mustarip oldu,
Gam yüklendi, kederle doldu …
Gerek var mı sakiye ?
Zaten içmeden sarhoştum, sarhoş oldum …
Bakma öyle,
Sanki meyhanenin yollarını benden sorulur !
Bize yol dendi miydi,
… ya gün batımı,
… ya da yeniden doğuş, ölüm gibi …
Vur kadehleri derken,
Yanlış anlama saki !
“Kır kabukları yol al” deriz,
Ya yârden ölümüne vazgeçeriz …
Ya da ölümlü yâri seçeriz !
Bir of çektim yine kuşluk vakti,
Akşama da epey yol var …
Dinle saki !
Hani peynir kavun neyse de,
Sarhoşluğum isyana olmayacak …
Ya kürekler söyleyemediğim …
… sözlere sarhoş çekecek,
Ya da beni bu akşam sarhoş et saki !
Onu sevdiğimi ben söyledim,
Okyanuslar şahit !
Bir deli fırtına aldı attı beni kıyıya …
Ya sözlerimi girdap eyledi yuttu,
Ya da gün batımında dönmemek üzere döküldü …
Söyle şimdi saki !
Ben senden uzaklaştıkça,
Sen beni neden çağırırsın ki ?
Bilirsin sarhoşluğum sadece kavun peynir ile,
Ne anlarım mayalanmış sulardan …
Sarhoş edeceksen beni,
O yâre bir haber sal,
O seni özledi, seni seviyor de !
Hani masada diye dertleniyor zannetmesin,
Onun sarhoşluğu sana olan özleminden de …
O aşkı özlemiş,
Âşık olmayı,
Aşka yol almayı,
Aşka yazmayı özlemiş de saki …
Kavun peynir meselesi de …
12.08.2016 – 14:51
Okyanus Yürekli Adam