Geçtiğimiz aylarda televizyon ve gazete haberlerinde yer alan “Down Sendromlu Yasemin'in Düğün Hayali Gerçek Oldu” başlıklı haber gerek medyada gerekse de sosyal paylaşım sitelerinde milyonlarca insanın duygulu anlar yaşamalarına neden oldu.
Haberlerde geçen ve milyonlarca insanı duygusal olarak etkileyen olay Manisa’nın Soma ilçesinde yaşanıyordu. Haberlerde geçen olayın detayları şöyleydi.
“Manisa'nın Soma ilçesinde yaşayan down sendromlu 28 yaşındaki Yasemin Erarslan'ın uzun süredir hayalini kurduğu düğünü gerçek oldu. Erarslan'ın hayalini gerçekleştirmek için ailesi, damatsız, temsili düğün yaptı, kına yakıldı, herkes doyasıya eğlendi.
Soma'da ailesiyle birlikte yaşayan down sendromlu Yasemin Erarslan, küçük yaşlarından bu yana gelinlik giyerek evlenmenin hayalini kurdu. Evdeki tül ve perdelerden zaman zaman kendisine gelinlik bile yapan Yasemin Erarslan'ın hayalini, annesi Aynur Erarslan ve babası Kudret Erarslan temsili de olsa gerçekleştirdi. Aile, kendi imkânlarıyla Yasemin'e damatsız temsili bir düğün yaptı.
Soma Belediye Düğün Salonu'nda yapılan düğünde uzun zamandan bu yana hayal ettiği gelinliği giyen Yasemin Erarslan, dans müziği eşliğinde babası Kudret Erarslan'la ilk dansını yaptı.
Yapılan dans ardından bir süre çalan müzik eşliğinde oynayan Erarslan, daha sonra kendisi için hazırlanan beş katlı düğün pastasını kılıçla keserek, tadına baktı. Ardından Yasemin'e kına yakıldı, halaylar çekildi. Orkestra eşliğinde düğüne katılanlar doyasıya eğlendi.
Mutluluğu yüzünden okunan Yasemin Erarslan, eline aldığı mikrofonla düğüne katılanlarla mutluluğunu paylaştı. Herkese bol bol teşekkür etti. Soma Spastik Çocuklar Derneği'nde eğitim gören Yasemin Erarslan, Kafkas Ekibi Hocası Murat Dolu ile gösteri sergiledi. Gösteri sonrasında salondaki davetliler Yasemin'i ayakta alkışladı.
Yasemin Erarslan'ın annesi Aynur Erarslan, "Kızımın bir geline bakışı beni çok üzüyordu. Dedim ki neden olmasın? Kızımızın hayalini gerçekleştirmek istedim. Onun tek hayali buydu. Böyle mutlu ve eğlenceli bir güne şahitlik eden herkese çok teşekkür ederim” diye konuşuyordu.
Haberde izlediğimde geçtiğimiz yıl sosyal paylaşım sitelerinde izlediğim buna benzer bir video tekrar aklıma geldi. Olay Mart 2015 tarihinde Roma’da geçiyordu.
“Kız Arkadaşına 'Birlikte Yaşama' Teklifi Yapan Down Sendromlu Adamın Duygu Yüklü Dakikaları” başlığı ile internet haber siteleri ile sosyal paylaşım sitelerinde yer alan haberde Roma’da yaşayan 38 yaşındaki Down Sendromlu Salvatore hayallerini gerçekleştirmek için kız arkadaşı Catarina'e çok güzel bir şekilde sürpriz hediye vererek onunla gelip birlikte yaşamak istediğini söylüyor. Teklifi kabul eden Catarina ve hayallerine ulaşan Salvatore daha sonra aynı evde birlikte mutlu bir şekilde yaşamaya başlıyorlar.
Biri ülkemizde diğeri ise Roma’da yaşanan bu iki olay arasında ki farka dikkat ettiniz mi?
Roma’daki down sendromlu Salvatore ile sevdiği Catarina'nın yaptığını bizim ülkemizde kaç engelli yapabilir? Sadece down sendromlu engelli dışında bedensel, görme ve diğer engellilerden de kaç kişi yapabilir hiç düşündünüz mü? Hiç düşünmeyin boşuna çünkü bunu yapabilen ya da yapabilecek engellilerin sayısı bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar azdır. Bunlarda ekonomik durumu ile eğitim ve kültür seviyesi yüksek bir aileye ve çevreye sahip olan engellilerdir. Geri kalan milyonlarca engelli ise sadece hayalini kurmakla yetinmek zorundadır.
Engellilerin yaşamış olduğu sağlık, eğitim, istihdam, sosyal güvenlik, rehabilitasyon, erişilebilirlik, ulaşılabilirlik vb gibi yaşadığı yüzlerce sorunlar arasında başta aileler olmak üzere toplum tarafından hep görmezden gelinen bir sorun da duygusallık sorunudur. Çünkü engelliler duygusal anlamda da büyük bir boşluk içerisinde bulunmakta ve sorun yaşamaktadırlar. Başta aileler diyorum ya çünkü ailelerimiz diğer kardeşlerimiz için hak olarak gördüklerini bizlere hak olarak görmüyorlar. Aileden sonra akraba, çevre ve toplum aynı şekilde görmektedir. Sonuçta engelli de olsak her insan gibi etten kemikten yaratıldığımız için duyguları, hisleri, istek ve arzuları olan insanlarız. Engelli olunca duygusal anlamda sevmek, sevilmek, sahiplenmek, sahiplenilmek, evlenmek ve yuva kurmak gibi duygulardan da yoksun değiliz ya.
Sözün özü olarak, her iki haberi kıyaslarken acı acı gülümsedim. Engellilerin duygusal anlamda sevmek, sevilmek, evlenmek ve yuva kurmak gibi haklarının olmadığı düşünülen bir toplumda temsili yaşanılan bir evliliği izlerken ağlanacak halimize seviniyor ve tebessüm ederek sevinçten gülümsüyoruz... Bu olay ve buna benzer birkaç olaydan sonra yakında bir çığ gibi gelinsiz veya damatsız temsili düğünleri görecek olursak hiç şaşırmayacağım. Bu ülkede engelli sorunu bitmeyeceği gibi engellilerin onurlu bir yaşam sürmeleri, sevmek, sevilmek, evlenmek, yuva kurmak, sahiplenmek, sahiplenilmek gibi insanca duyguları da yaşamaları çözüme kavuşmayacaktır. Çünkü toplum olarak engelliye ahret korkusuyla sevabına bakılacak canlılar gözüyle baktıkça bir arpa boyu yol alamayız...