AKLIN VE KALBİN ORTASINDAKİ ANNA KARANİNA
Ancak incecik bir otun üzerine biraz önce konmuş ve her an havalanmaya,gökkuşağı rengindeki kanatlarını açmaya hazır bu kelebek görünümünün aksine korkunç bir umutsuzluk yüreğini yakıyordu.
Lev Nikolayeviç Tolstoy- Anna Karanina
Hem filmini izlediğim hem de kitabını okuduğum Anna Karanina' nın sevgisinin arkasında durma çabasından bir yolculuğa seyrüsuluk edelim istedim sizlerle.
Çok şeyden vazgeçen,bu uğurda mücadele eden insanların kördüğümle birbirine ne kadar da ıssızlaşabileceğini üzülerek bir tuvalin fırça darbesinden sürgünün mor hüznünü işleyişine takıldı gözlerim pürdikkat.Ve çözümsüzlüğün aşkı nasıl da adım adım çürüttüğünü gördüm acıyla.
Vronski ,erkek aşkın merkezinde kalmaya çabaladığı anlardan en önemlisi subaylıktan ayrılması ve annesini karşısına alması .Aşk onu da çağırsa da en çoşkulu haliyle O çevreden tamamen soyutlanamadığını da görebiliyoruz aslında.
Anna ise kadın ,kalpevini temsil ediyor en güçlüsüyle,sevgisinin samanlığı seyran edeceklerine inanıyor ,aşkın kimyasına öylesine boyanıyor ki adeta her şeyden soyutlanıp,çevreyi elinin tersiyle itiyor,aşkın gözü kör halini ,ikisinin birbirine kafi geleceğine sonsuz inanıyor.
Anna + Vronski, namümkün bir birlikteliğe dönüşüyor belki de,birisi illaki kalp derken,öteki illaki akılda diretiyor,Anna zamanın ve mekanın üstüne çoğu zaman çıkabiliyorken, Vronski ise zaman ve mekanın bağlarından kendini büsbütün koparamıyor,tamam Anna için subaylığı bırakıyor ara ara kalbin çekim gücüne aklını çekebiliyorsa da bunda çok da etkili olamadığını görüyoruz.Oysa Anna O' nun hep ama hep aşkın tam merkezinde kalmasını istiyor,akılcılığın kavramına zıt olan bu duruma ,mekandan uzak kalmaya akıl ne kadar dayanabilirdi ki?
Aslında burada biraz da yaratılıştan gelen kodlardaki farklılıklara göz atmak gerekir,kadının kalbi zarif ve incelikle yaratılırken,erkekler daha akılcı duygularını gizleyebilen ,sert ve dayanıklı yaratılmışlardır,burada erkeklere kalpsiz demek istemem elbette onlarda kalp taşırlar,kadının söylediği şarkıya,müthiş ve dayanılmaz çekim gücüyle erkeğini cekecek güce sahiptir,erkek arıların dişilerine,bülbülün güle,suyun ateşe,gölgenin ışığa koşması gibi.kadının kök salma duygusunun daha yerleşik olması ve erkeğin bu ışıklı cazibeye hızla koşması ve yorulması ve sabit kalamaması ,sebat edememesine şahit oluyoruz.
Vronski ile ilk karşılaştığı yerde kendini trenin altına atarken aslında Anna' yı,yani kalpevini,yani kadınıyla mutlu olabilirken,Vronski bu olaydan sonra kafasında ölü bir akıl gezdirmiştir,artık gönüllü savaşa katılarak:
.....Evet,bir silah olarak bir işe yarayabilirim ama bir insan olarak yıkıntıdan başka bir şey değilim."
Vronski bu sözüyle Anna ' nın öfke anında dediği"Benim uğrumda her şeyi feda ettiği için bana sitem eden erkeğin,şerefsiz bir erkekten de beter olduğunu tekrar ediyorum." İşte bu yüzden vicdan azabı çeken ve kalpsiz kalan bir erkeğin artık silaha nasıl dönüşebildiğinin kaskatı örneğiyle burun buruna geliyoruz.
Kalp çoğu zaman gerçeğe kafa tutabiliyor,dışarda çok yağmur varken,şemsiyesiz,paltosuz çıkmanız evdeki korunaklı ortama yani ( Kalpenize) göre hareket ederseniz hasta olmakran kurtulabilir misiniz?
Vronski' yi hep o sıcacık ev ortamında ( Kalbinde),tutma saplantısıyla kavruluyordu Anna.Ama erkek kadının kendine ait odalarında rahatça gezinemeyeceğinden,çevrenin baskısından ayağını çekemeyeceğinden,kadın erkek ilişkilerinde bu problemlerin hep olası,yaşanılası olumsuzluklar olarak karşımıza çıkacağının sinyallerini görürüz.
Kadınla erkek aslında ikisi de suçlu değildir,sadece zaaflarıyla varolduklarının ayrımına varmak gerekir,iki apayrı yaratılmışın birlikte uyumlu,mükemmelliğini beklemek çok da inandırıcı değildir,burası dünyaysa burda her şey biraz eksik olası gerekmez mi?
Akılla kalbi bir noktada tam ve zaruri bir buluşurmadan bahsederken acaba evlilik sarmalında tam bir ahengin zor olduğunun,tek akıl,tek kalbe dayalı kadın erkek birlikteliğinin , bir çizgide tutulmasının emrivakiyle evliliği diri tutmanın zorluğunada mı atıflarda bulunuyor Tolstoy?
Ve bu filmden sonra dudaklarımdan şu mısralarım döküldü acı bir şiirimin mor desenli gözyaşıyla Anna ' nın yokluğunda Vronski ' ye ithafen:
İçimde bin yıllık nâr
Bin yıllık siyahıyla
Acı bir şarkıyı kanatarak
Alın çizgime
Vavdan bir kırışık
Bırakarak gidiyorlar.
Ölü kuşların
Güz mevsiminde.
Süheyla Altinkaya Turan
(
Aklın Ve Kalbin Ortasında Anna Karanina başlıklı yazı
Suheyla tarafından
28.10.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.