KÜÇÜK MELEK

Toprak ve gökyüzü ikisi bir salıncak bizler bu salıncakta büyüyüp giden çocuklar dogdugumuzdada ne bilirdik ki menekşe nin morunu karanfilin alını ,bize her yer gül tarlası her yer ben beyaz ,
Haydi kalem sen şimdi acıyı mutluluğu ızdırabı kahrı hüsranı ne yazarsan yaz.
Köyümüze yeni bir güneş doğmuş yeni umutlar doğmuştu o köyde adı melek diye Melek ler kadar güzel tertemiz bir kızdı melek umutları vardı henüz bir körpe yavru idi   oyuncakları oynar birde ç aputttan yapma bebeği vardı
Melek henüz 6 yaşında umutlarla sevgiyle hayat dolu bir çocuktu.Hayali  vardı okula gidecekti Servet hoca gibi öğretmen olacak umuda koşar adım giden çocuklar yetiştirecekti.Ama bilmiyorduki dışarda onu bekleyen acımasız bir hayat bu hayata yön veren salyalı iğrenç insanlar vardı.
Bir çocuk neyin farkında nekadar ola bilirdi o yaşta hayatı bile oyuncak sanmıştı ne bilirdik ki hayatın onunla oynadığını yine sabah olmuş  
kardeşiyle sabah köy meydanına toplanan  sığırların  gitmesiyle başlayan oyununun bir gün ona  karanlık köşeler olacağunı bilmiyordu onun gözünde küflenmiş demir kapılar patladı çocuktu işte masum saf umut dolu

Köy küçük olduğu için fazla oynama alanı yoktu 
Ablasıyla oynaya bildikleri bir yer vardı , ama onların cok sevdiği 
Beraber oynadıkları 2 ayrı yer vardı yemyeşil tezek kokan güzel köyünde. Biri davarların ağılı diğeri evlerinin arkasındaki ağaçların altı. Çeşmeye daha yakın olduğu için genelde ağaçların orayı seçerlerdi oynamak için.ama o gün  kardeşinden önce kalkmış çeşmeden küçük ibriğiyle su getirmiş ve çöpten bebekler yapmaya başlamılıştı oyunları için.bilmiyordu ki uzaktan onu seyreden sinsi gözler, iğrenç düşünceler dolu 2 adam vardı

Ve bu sinsi planları yapan o insanlarda evin içinden olan kişilerdi 
Meleğin babası köyün önde gelen  zenginlerinden biriydi kendi Almanyada olduğu içinde evin bütün yükünü oğullarına bırakmıştı.meleğin abileri yıllardır yaz mevsiminde kendikerine yardım etsinker diye 2 tane işçi tutarlardı, bu işçiler hersene geldikleri için aileden sayılır ve benimsenmişlerdi.ağıla yakın bir yerde bir ev verilip evin yaz boyu olan işlerini yaparlardı yıllarca gelip bu ailede çalışmış lar ekmeğini yemiş insanlardı bir atasözü vardır ya hani insan oğlu çiy süt emmiş .
Bu hikayede birdaha anlatacağız bu gerçeği 
onlara tahsis edilen evde  herşeyleri eksiksiz karşılanmıştı.Ama mekek nerden bilsin onlara verilen özgürlüğü  o iğrenç kişilerin kendinden alacaklarını
Melek umut dolu başlar güne çalı çırpı dan evler yapar süslü fistanı çamur olmasın diye toprağa bile oturmazdı fistanında bir de cebi vardır nohut kavurur cebine doldurup arada ağzına atar şapur şapur yerdi aplası bunun bu hareketine çok kızardı 
Öğle yaklaşmış  davarlar sağım için ağıla gelme zamanına az bir zaman kalmıştı 

Evde çalışmakta olan 
uzun boylu işçi Melek diye seslendi, Melek masum gözleriyle hafifçe başını çevirdi buyur Hasan amca dedi Hasan evlerinde çalışan sezonluk işçileri idi .
Hasanın içine şeytan girmiş içindeki pislik yüze ne vurmuştu ama o küçücük melek bunu anlayamazdı onun hayeli ablasıyla komşu kızıyla oyun oynamaktı Hasan bunu değerlendirmek istemişti 
Gel dedi ona baktığında ona uzanan bir elle karşılaştı.o eli uzatan kişi " kardeşin seni bekliyor seni ona götüreyim " diyerek Meleği elinden tutup ağılın oraya doğru götürdü.
Melek ablam burdamı Hasan amca dedi neden benden habersiz geldi buraya .
Hasan biliyordu onların devamlı orada oynadığını ve oraya geleceğini her şeyi ayarlamıştı 
İkinci işçide durumdan haberdardı oyunu kurmuşlardı 
Diger şahısta orda ağılın içinde onları karşıladı.Melek arayışlı gözleriyle kardeşine bakınırken küçük boylu kişi içerde kardeşin seni bekliyor diye içeri girince kapıyı kapattılar.Ama ne yazıkki içerde  o umudu öldürücülerden başka kimse yoktu.Melek kardeşine bakınsada onu göremedi.o esnada uzun boylu olan yere diz çöküp gözlerini meleğe dikip "şimdi gelecek az bekle" dedi.
Melek her şeyden habersiz evdeki çalışan işçilerin bu kadar vicdansız olması nı kim düşüne bilirdi  emeklerinin karşılığını almışlar ama küçük kıza bir hainlik planı kurmuşlardı o samanlıkta meleğin umutlarını yıkmışlar hayallerini almışlar işte insan oğlu çiy süt emmiş dedikya yediği ekmeğe bile ihanet etmiştir 
O günden sonra Melek dışarı çıkmamış, yememiş içmemişti.Annesi hasta olduğunu düşünüp doktora bile götürmüştü ama nafile düzelemedi günlerce hatta aylarca konuşmamış tı Melek. Hayatı kararmıştı ama o karartanları ölüm ve dereye atulma korkusuyla kimseye söyleyememişti.o adi şahıslarla 4. Sınıfı bitirinceye kadar aynı ortamda yaşamak zorunda kaldı.Ne acıdır ki suçlu gibi Melek senelerce bir kere bile kafasını kaldırıp o şahısların yüzüne bakamadı,  utanncından değil korkusundan.Ve Melek o tarihten sonra ağaçlığın altınada bir daha gitmedi  çünkü dere ve mezarlık o taraftaydı.
Her gün ağlar geceleri korkar yatakdan fırlar olmuştu meleğin durumu hiç iyiye girmemek teydi bunu artık Hasan ve arkadaşı da fark eder olmuştu ve aniden o köyden gitme kararı aldılar

 iki gün sonra Hasan ve arkadaşının ölüm haberi geldi yolda ikisi de ölmüştü  melek gün geçtikçe toparlanıp hayata yürümeye çalışsada bu acı içinde yıllarca duracak gün geldimi gözleri dolacak Yüreği kavrulacak tı.

Bizde bundan sonra bu tür olayların olmaması dileğimizle meleklerin yüzü hep gülsün dileğimizle diyoruz 

Not
Gerçek bir hikayeden alınmıştır

HARUN YILDIRIM
( Küçük Melek başlıklı yazı Harun Yıldırım tarafından 27.11.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu