Bugün 3 Aralık Dünya Engelliler Günü.
1994 yılından 2015 yılına kadar tam 21 yıl süresince engelsiz bir dünya, engelsiz bir Türkiye ve engelsiz bir Malatya yaratılması amacıyla engelli haklarıyla ilgili vermiş olduğum/uz örgütlü mücadeleden sonra ilk defa bireysel olarak Dünya Engelliler Gününü karşılıyoru(z)m.
Yıllardır vermiş olduğum/uz örgütlü mücadeleden sonra bireysel mücadele vermeye başlamak elbette benim ve benimle olan mücadele arkadaşlarım için kolay olmadı ve olmayacakta.
Kendi ellerimle kurmuş olduğum ve yıllarca en büyük sıkıntılara rağmen onu bir fidan gibi yeşertmek için gecemizi gündüzümüze katıp emek vererek başta ilimizde olmak üzere Türkiye genelinde tanınan bir marka isim haline getirdiğimiz dernek çatısı altında verdiğimiz mücadeleyi anlatmama ve tekrar etmeme gerek yok. Bu mücadelemizi tüm kamuoyu yakından biliyor.
Engelsiz bir dünya, engelsiz bir Türkiye ve engelsiz bir Malatya yaratılması amacıyla dernek olarak yapmak istediğim onlarca projelerimi hayata geçirememenin üzüntüsünü yaşamıyor değilim. Üzüntülü olduğum anlarda daha çok düşündüğüm bir konu var.
21 yıl süresince vermiş olduğum/uz mücadele ne içindi?
Bu soruya verilecek birçok yanıt olabilir mutlaka. Ancak bu sorunun kısa, sade ve öz bir yanıtı var.
21 yıl süresince vermiş olduğum/uz mücadeleyi her türlü engellerden arındırılmış, engelliliğin olmadığı, engelli sorunlarının yaşanmadığı, engelsiz bir dünya, engelsiz bir Türkiye ve engelsiz bir Malatya yaratılması için verdik.
Peki, bunun olmasını sadece ben mi, benimle beraber birkaç mücadele arkadaşım mı çok istiyordu? Yoksa yetkili yetkisiz, duyarlı duyarsız, engelli engelsiz her insanda bizim gibi mi istiyordu?
Yetkilisinin yetkisizinin, engellinin engelsizinin ve duyarlının duyarsızının sözlerine bakılacak olursa herkes benim gibi, bizim gibi düşünüyor ve istiyor.
İnanmayanlar bugün ülke genelinde Dünya Engelliler Günü nedeniyle gerek kamu gerekse de engelli dernekleri tarafından yapılacak olan etkinliklerle ilgili haberleri izleyerek konuşmaları dinleyebilir.
Bizim gibi düşünüp bizim gibi aynı şeyleri istiyorlar da acaba bu uygulamalarda da böyle mi?
Engelsiz bir dünya, engelsiz bir Türkiye ve engelsiz bir Malatya yaratılması nasıl olur ve bunun için ne yapılması gerekiyor. Bunun gerçekleşmesi maalesef sözlerle ve konuşmalarla olmuyor.
Sözlerle uygulamaların aynı olup olmadığına gelin beraber bakalım isterseniz.
Evet, bugün Dünya Engelliler Günü, 364 gün evden çıkamadığım gibi ben yine bugün evimden çıkamıyorum.
Evet, bugün Dünya Engelliler Günü, 364 gün olduğu gibi ben yine kaldırımlara çıkıp inemiyor ve trafik araçlarının arasında can güvenliğimi tehlikeye atarak gitmeye mahkûm ediliyorum.
Evet, bugün Dünya Engelliler Günü, 364 gün olduğu gibi ben yine resmi ve özel toplu taşıma araçlarını sağlıklı kullanamıyor ve şehirlerarası yolculuk yapamıyorum.
Evet, bugün Dünya Engelliler Günü, 364 gün olduğu gibi ben yine eğitim kurumlarına girip çıkamıyor ve eğitim hayatıma devam edemiyorum.
Evet, bugün Dünya Engelliler Günü, 364 gün olduğu gibi ben yine arkadaşlarımla, dostlarımla ya da ailemle sinema salonlarına gidip vizyondaki sevdiğim filmleri izleyemiyorum.
Evet, bugün Dünya Engelliler Günü, 364 gün olduğu gibi yine kıyafetlerimi almak için mağazalara girip kendi zevkime göre seçip alamıyorum. Bir başkasının tercihine ve zevkine mahkûm ediliyorum.
Evet, bugün Dünya Engelliler Günü, 364 gün olduğu gibi ben yine acıktığımda istediğim lokantaya girip doyasıya yemeğimi yiyemiyor ve tuvaletim gelmesin diye su ve çay içemiyorum.
Evet, bugün Dünya Engelliler Günü, 364 gün olduğu gibi ben yine tuvaletimi yapabilmek için sabah çıktığım evime altıma kaçırmadan biran önce dönebilmek için can atıyorum.
Evet, bugün Dünya Engelliler Günü, 364 gün olduğu gibi görülmeyen, duyulmayan “ben” bugün görüleceğim ve duyulacağım.
Evet, bugün Dünya Engelliler Günü, 21. Yüzyılın dünyasında, bilgi ve uzay çağında olmamıza rağmen her konuyu bilen ve ahkâm kesen yetkililerin genelinin gören gözleri bizlere gelince görmez olur, duyan kulakları duymaz olur.
Evet, bugün Dünya Engelliler Günü, 364 gün içerisinde hiç beslenmeyen, eğlenmeyen, gezmeyen, altına eden, yaşamayan, kısacası canlı bir insan olmayan “ben” bugün geziyor, eğleniyor, besleniyor ve yaşıyor olacağım.
Beni görmeyen, duymayan ve varlığımdan dahi haberi olmayanlar bugün Dünya Engelliler Günü nedeniyle benim haberim olmadan “benden” bahsedecekler. Benim adıma bizim adımıza yine engelsizler konuşacaklar. Bugün biz olmadan bizim adımıza herkes konuşacaktır. Sorunlara getirilmeyen çözümler bugün getirilmiş olacaktır. Sorunu yaşayanlar olarak bizlerin ne hikmetse görmediği çözümler anlatılacaktır.
Ne diyelim varsın konuşsunlar, varsın anlatsınlar. 364 gün yaptıkları konuşma yetmemiş bari bu bir günüde konuşsunlar. Bu bir günde ben konuşsam ne olacak, konuşmasam ne olacak. Nasıl olsa sesimize kulaklar tıkandıktan sonra, gören gözler görmez olduktan sonra.
Sahi görülmeyen, duyulmayan ve anlaşılmayan ben “kimim?”
Sözün özü olarak, bir yıl önce 3 Aralık 2015 tarihinde bu köşede yazmış olduğum yukarıdaki yazıyı aradan geçen bir yıllık süreden sonra seçilmiş veya atanmış yetkili yetkisiz insanların zihniyetinde engellilerle ilgili ve engelli sorunlarına yönelik çözüm üretmeyle ilgili herhangi bir değişiklik olmadığı için bugün tekrar yayınlamak istedim. Bu gidişle zihinlerde olumlu yönde bir değişiklik olacağını da tahmin etmiyorum. Bu nedenle görülmeye ve duyulmaya başlanacağım ve benim “kim” olduğum bulunana kadar da bu yazıyı daha çok yayınlayacağım…