Kelebekler Oğlum Ve Ben
Kelebekler Oğlum ve Ben
Annemden duyup öğrendiğim bir çok bilgiyi bende çocuklarıma öğretiyorum.Bu öğretiler çoğu zaman kulağa hurafe gibi gelse de ve hiçbir zaman açıklanmasa ve açıklayamaz isem de annemin dediklerini hurafe diye geçiştirmem “vardır bir nedeni” diye düşünürüm.
Bu öğretilerin bir tanesi ise çamaşır toplama saatleri…Hele de bu günün gençlerine çok komik gelse de…Çamaşır teline astığın çamaşırları akşam ezanından önce toplayacaksın,kırklı bebek çamaşırlarını ise ikindiden önce toplayıp evin içine alacaksın.Çamaşırları vaktinden önce toplamayı unuttu isen ertesi gün toplayacaksın…
Annemin bu çamaşır konusundaki öğretilerini uyguladım ben.Gecenin karanlığında topladığım çamaşırları eve almadım.Balkondaki sandalyenin üzerine bıraktım.
Oğlumun altıncı sınıfa başladığı yılın mayıs ayında bir gün,çamaşırları toplamayı unuttuğum için hepside telde asılı kaldı.
Sabah yedide uyandığımda çayı ocağın üzerine koyup sonrada çamaşırları toplayıp odaya divanın üzerine koydum.Mutfağa gidip kahvaltı hazırlamaya başladım.Herkes gibi ve her zaman ki gibi zamanla yarışıyordum.Sabah telaşı her evin aynı…
Oğlumu uyandırmak için odasına giderken bir de ne göreyim?
Uzun koridorda altı tane kelebek uçuyor.Önce şaşırdım,sonra bunların gece telde unuttuğum çamaşırlar üzerinde uyuduğunu anladım.Gerçektende o evin içine dolan davetsiz misafirler o sabah hepimizi çok mutlu etti.Oğlum okula giderken defalarca beni tembihledi.
-“Anne sakın kelebeklerin evden gitmesine izin verme,kapıyı pencereyi kapalı tut,dolaşsınlar onlar bizim evde ne olur anne!”
Oğlumu kırmadım.Öğle yemeğine gelinceye kadar kapıyı,pencereyi açmadım.
Oğlum öğle yemeğinde geldiğinde onunla konuştum.
“Oğlum! Bu kelebekleri özgür bırakmalıyız,gönüllerince uçsunlar,istediği dala,yaprağa,çiçeğe konsunlar,zaten üç günlük ömürleri var..”
Oğlum ikna oldu ve oturma odasının çamını açtı.Kelebeklerin ne yapacağını merakla izlemeye koyulduk.
Önce bir tanesi cama doğru uçmaya başladığı sonra diğerleri onun peşine takıldı.Yavaş yavaş köşedeki yemyeşil akasya ağacına aheste bir şekilde uçarak gitmeye başladılar.
Yakınımızdaki ilkokul çocuklarının da okuldan çıkma saatiydi.
Ufak bir afacan kelebekleri gördü.Sevinçle onlara doğru koşmaya başladı.Bir çok çocuk toplandı ve sevinçle kelebekleri seyrediyordu.Hatta zıplayıp onları yakalamaya çalışanlar bile vardı…Hatta ve hatta kelebeklere çantasından çıkardıkları defterleri ve kalem kutularını fırlatıyorlardı.
Aniden en arkadaki kelebek geri döndü. Bizim pencereye doğru uçmaya başladı.Yavaşça camdan girip odadaki saksı çiçeğinin yaprağına kondu.
Büyük bir sevinç ve şaşkınlık yaşadık oğlumla ben o anda..
Kelebeğin neden bizim eve geri döndüğünü anlamamız mümkün değildi.
Kelebekti işte,kedi köpek falan değildi…
Sevmişti işte bizim evi ve bizleri..
Var mıydı ötesi.
Ben çamı açık bıraktım o gün,ikindiye doğru odaya girip baktığımda gitmişti o kelebek,kim bilir
nereye?
Şimdi ne zaman bir kelebek görsem sevinirim ve o günü hatırlarım.Kaç kişinin evine sabahın köründe altı tane kelebek misafiri gelir ki;
Ve annem haklıydı.Çamaşırlar karanlık çökmeden toplanmalı,ya da ertesi gün güneş ısıtmaya başlandığında toplanmalıydı.
Çünkü kelebekler uyuyordu ve bir çok börtü böcek uyuyordu çamaşırların üzerinde...
(
Kelebekler Oğlum Ve Ben başlıklı yazı
çınar tarafından
9.12.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.